ENGELLİLER İÇİN KOPENHAG
Avrupa’nın önemli kentlerini gezdiniz, şimdi nereye gidelim
derseniz size önereceğim yer, Danimarka’nın Başkenti Kopenhag olabilir. Sessiz,
sakın ve huzurlu fakat pahalı bir şehir. Gün itibariyle (Mayıs 2025) Ülkemizle
karşılaştırdığınız da bizdeki bazı fiyatlar burası ile boy ölçüşebilir. Ama
size de önereceğim kaldığım otelin kahvaltısı ile yapacağınız sandviçlerle
idare etmenizde mümkün 😊 Şehir düz olduğundan tekerlekli sandalye
için uygun. Ancak bazı yollar karo taşlar nedeniyle ve bazı eski mekanlar taş
döşemeleri ile sandalyenize zor anlar yaşatabilir. Bazı müzelerde de tekerlekli
sandalye için yapılmamış, sanırım o çağlarda bizim gibi engelli insanlar pek
düşünülmemiş. Bu yerleri size aşağıda yazacağım, buralara gitmeniz şartta
değil. Ben gideceğim yerleri önceden internetteki gezi notlarından bakarak
tespit ediyorum. Tabi bunlar bu notları yazarken tekerlekli sandalyeli
olmadıklarından her yeri kendi açılarından değerlendiriyorlar. Bu da gayet
normal. Bende bu notlara bakarak yer tespiti yaptığımdan, artık yaşlanmış
tekerlekli sandalyeme dayanması açısından epey dua ettim. Neyse dayandı da
Bangkok’ta yaşadığım sorunu yaşamadım. Burası bilhassa Roma’da olduğu gibi
zemin açısından beni bayağı zorladı. Bu nedenle burayı seçenekleriniz
sıralamalarında aşağılara yazıp girmediğiniz diğer şehirleri tercih etmenizi
öneririm.
Ama “ben mutlaka gideceğim” derseniz, okumaya devam edin
güzel şeylerde bulacaksınız. Ulaşım araçlarının genellikle hepsi tekerlekli
sandalyeye uygun, ama şehir küçük olduğundan sadece bir kez metroya bindik.
Kalacak yer olarak kaldığım oteli tavsiye ederim. Engelli odası olması, konumu
ve tren garına çok yakın olması tercih edilebilir. Otelin adı “Urban House
Copenhagen by MEININGER” booking.com’dan rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Kahvaltıyı
tercih edin hem dışarından pahalı değil hem de kumanyanızı hazırlayabilirsiniz.
Şehirde trafik çok sakin ve ayrıca belirtmeliyim ki
otomobillerin hemen hemen hepsi elektrikli, hem sakin ve hem de sessiz bir
şehir.
(29 haziran-not alın) nedeniyle gezme şansımız olmadı, o
günü alışverişe de ayırmıştık ama a gün büyük mağazalar ve AVM’lerde kapalıydı.
KOPENHAG,
DANİMARKA'DA TEKERLEKLİ SANDALYEYLE NASIL DOLAŞILIR
Bu hoş kompakt şehir aynı zamanda
oldukça tekerlekli sandalye dostu olduğunu söyleyebilirim. Bu keyifli Danimarka
şehrinde biraz zaman geçirmek isteyen tekerlekli sandalye kullanıcıları için
Kopenhag'da ulaşım ve ulaşım ile ilgili mutlaka bilinmesi gereken bazı
ipuçlarını ve püf noktalarını derledim.
Kopenhag
Şehir İçi Ulaşım Kopenhag yürüyerek gezmesi en zevkli şehirlerden biri olsa
da bu durum seyahat ettiğiniz mevsime göre değişebiliyor. Biz ilkbaharda gittik
ve hava aşırı soğuk olmadığı için şehrin büyük bir kısmını yürüyerek gezdik.
Ama seyahat planınız kış aylarındaysa dondurucu soğukta uzun süre yürümek
zorlayabilir. Kış aylarında Kopenhag’a gidiyorsanız şehir içi ulaşım için
metro en hızlı ve konforlu seçeneklerden biri. Eğer çok fazla toplu taşıma
kullanırım diyorsanız size günlük bilet ya da Kopenhag Kart almanızı
öneririm. 72 saatlik Kopenhag Kart, pek
çok şehir kartına göre çok daha kapsamlı ve içeriği inanılmaz zengin.
Sandalye ile Kopenhag şehir merkezi güzel bir günde çoğunlukla
sandalye ile gezilebilir ve en iyi hava koşulları için yaz aylarında ziyaret
etmek iyi bir fikirdir. Bazı bölümlerde bu sinir bozucu ama klasik Avrupa
parke taşları olmasına rağmen, şehir merkezine genel olarak oldukça
erişilebilir ve tekerlekli sandalye kullananlar için çok sayıda iyi
yerleştirilmiş kaldırım kesimi bulmaktan memnun oldum.
Erişilemez bir girişi olan ara sıra
eski bir dükkanla karşılaşacaksınız, ancak genel olarak Kopenhag sakinlerinin
arkadaş canlısı olduğunu ve ihtiyacınız olursa yardım etmeye istekli olduğunu
göreceksiniz. Erişilemez girişi olan bir kafe veya restoran olsa bile,
birçoğunun kaldırımda açık havada yemek yemek için düzenlenmiş masaları vardır
ve hatta bazılarında soğuk havalarda dışarıda yemek yemek isteyenler için
ısıtıcılar da vardır.
Kopenhag, şehri tekerlekli
sandalyeli gezginler için daha erişilebilir hale getirmek için sayısız
iyileştirme yaptığından övünüyor ve bunun doğru olduğunu gördüm. Ayrıca,
Kopenhag genel olarak oldukça küçük ve kompakt bir şehirdir ve bu da onu tekerlekli
olarak geçmek için Avrupa'nın en iyilerinden biri yapar. En dikkat çekici
turistik yerlerin çoğu birbirine yakındır, bu nedenle bir günü sadece bir
cazibe merkezinden diğerine sandalye ile tek başınıza geçirmek kesinlikle
mümkündür
Oraya gitmeden önce bir Kopenhag
haritasına bakmanızı ve her bir varış noktasına buna göre nasıl ulaşacağınızı
planlamanızı tavsiye ederim. Kopenhag'ın merkezi Belediye Binası
Meydanı'dır ve oradan şehrin en gözde
yerlerinden biri olan Tivoli Bahçeleri ‘ne, Merkez Tren İstasyonuna ve ana
otobüs terminaline sandalye gitmek kolaydır.
Ulaşılabilir
Taksiler Kopenhag'daki
tüm taksiler katlanabilir tekerlekli sandalyeleri kabul ediyor,
Metro Diğer birçok şehirde, metro sistemi tekerlekli
sandalye kullananlar için gezinmek için zor olabilir. Kopenhag'da bunun
tersi doğrudur. Neredeyse tamamen erişilebilir ve bence şehri dolaşmanın
en kolay yolu bu. Her metro istasyonu bir asansör veya asansör ile
donatılmıştır ve tüm metro sistemi inşa edildiğinde erişilebilirlik düşünülerek
tasarlanmıştır.
Tren Metro istasyonları gibi Kopenhag'daki tren
istasyonlarına da asansörler veya diğer erişilebilir girişler içeren tamamen
erişilebilir. Treni beklerken, ön vagonun çekileceği yerde beklediğinizden
emin olun, böylece sürücü koltuğunuza binmenize yardımcı olabilir. Bu
sadece bir nezaket değil-gerekli, çünkü bir personelin binebilmeniz için
rampayı döşemesi gerekiyor. O zaman, ona hangi istasyondan çıkmayı
planladığınızı da söyleyebilirsiniz, böylece sürücü size o zaman da yardımcı
olabilir.
Otobüsler Resmi şehir içi otobüslerin çoğuna erişilebilir,
ancak Kopenhag'ın trenlerinden farklı olarak (aşağıda daha ayrıntılı olarak
tartışılmıştır), otobüsün sürücüsü biniş konusunda size fiziksel olarak
yardımcı olamaz ve scooterlara izin verilmez. Ancak çoğu otobüsün orta
kapısının yanında bir rampa vardır.
Teorik olarak, girmek / çıkmak
istediğinizde, orta kapının yanındaki düğmeye basarsınız ve bu, binmek
istediğiniz otobüs şoförüne işaret eder. Bununla birlikte, bir
refakatçiyle seyahat etmeyen ve onlar için rampayı düşürmek için yardımsever
yerlilere güvenmek zorunda kalan tekerlekli sandalye yolcularından da hikayeler
duydum, çünkü bazı otobüs şoförleri koltuklarını terk etmelerine izin
verilmediğini söyleyecekler. Sadece rampayı düşürmek için olsa bile yardım
etmek. Güvende olmak için, otobüsle seyahat etmeyi planlıyorsanız, bunu
yalnızca uçağa binmenize yardımcı olacak bir arkadaşınız varsa yapmak en
iyisidir.
Otobüslerin bir diğer dezavantajı,
rotalarının başlatılmamış olanlar için biraz karmaşık olabilmesidir, bu nedenle
rotalarını çevrim içi incelemek ve yapmayı planladığınız rotaları ve durakları
listeleyen bir hile sayfasına sahip olmak faydalı olacaktır. Tüm turistik
noktalara isabet eden önceden seçilmiş bir rota arıyorsanız, Kopenhag'ın
Hop-On, Hop-Off otobüsleri-resmi şehir otobüsleri olmasa da ve kesinlikle şehir
otobüslerinden daha pahalıysa-tamamen erişilebilir bir alternatiftir.
Hava alanı ve ulaşımı Kopenhag havalimanı ile ilgili en
etkileyici şey, bir Yardım Merkezine sahip olmalarıydı. Yardım Merkezinde
engelliler uçuşlarından önce veya transit geçiş sırasında
rahatlayabilirler. Merkezde erişilebilir bir tuvalet, kanepeler, hoyer
asansörleri ve hatta biraz kapalı göze ihtiyaç duyan gezginler için tahta
yataklı bir dinlenme kabini bulunmaktadır. Varışta Yardım Merkezini
kullanmadım, ancak 10 gün sonra Kopenhag'dan uçtuğumda bundan tam olarak
yararlandım Burada valiz beklerken, şehre metro biletlerini
alabilirsiniz. Burada yanlış trene biniyorum derdi yok, hepsi M2 ‘den Vanløse
İstasyonuna gitmekte. Metro 3. Terminalin hemen üzerinde yer alıyor. 5 dakikada
bir tren geliyor ve 13 dakika sürüyor şehir merkezinde Nørreport istasyonuna
gitmek. Bileti alacaksanız bozuk para ve kredi kartı kabul ediyor dikkat edin,
atlamayın bu detayı.Aynı şekilde metro dışında tren de mevcut. 1. Terminal ile
3. Terminal arası ücretsiz servis var 5 dakika sürüyor.
Havalananında eğer bir tourist
information’a giderseniz, size verecekleri haritada ayrıca sandalye ile
(yürüyerek olarakta düşünebilirsiniz) birçok önemli noktayı görmenizi sağlayan
harita üzerine bulunuyor. İlk gittiğimde
çok işime yaramıştı bu harita. Haritada ki rotayı yürüyerek her yeri gezmiştik
neredeyse.
İstanbul Kopenhag arası uçak
yolculuğu yaklaşık 3 saat sürüyor. Kopenhag Havalananından şehir merkezine
gitmek ise oldukça kolay ve sadece 15 dakikanızı alıyor. Pasaport kontrolü
sonrası otomatlardan bilet satın alıyorsunuz ve Terminal 3’te yer alan M2 metro
hattına (sarı) biniyorsunuz..Kopenhag Havalananından metroya binmek için
biletinizi kırmızı DSB otomatlarından kredi kartınızla kolayca satın
alabilirsiniz. 1 kişilik single bilet ücreti 30 DKK yani
yaklaşık 4 euro. (Bilet ücreti Nisan 2025’e aittir) Satın aldıktan sonra
biletiniz 1.5 saat boyunca geçerli. Biletsiz binmenizi asla önermem, kontrole
denk gelebilirsiniz.
Gelin şimdi mekan mekan gezilecek yerleri engelli gözü ile
gezmeye başlayalım.
CİTY HALL SQUARE (BELEDİYE MEYDANI)
Kopenhag
Belediye Binası‘na ev sahipliği yapan bu meydan da, belediye binasının yanı
sıra tarihi birkaç yeri de görebilirsiniz. Kopenhag’ın en iyi bilinen
meydanlarından biri olması ve şehirdeki diğer cazibe merkezlerinden kolay
ulaşabilir olması, bu meydanın en önemli özelliği.1892-1905 yıllarında inşa
edilmiş olan Kopenhag Belediye Binası, İtalya'nın Siena Belediye Binasından esinlenilerek tasarlanmış. Belediye Binası’nın 105,6 metre uzunluğundaki
kulesine günümüzde çıkılabiliyor. Buradan Kopenhag’ın eşsiz şehir manzarasını
da seyredebilirsiniz. Belediye Meydanının bulunduğu yer Kopenhag’ın ünlü
alışveriş caddesi olan ‘Strøget’in başladığı yer. Ayrıca meydan, Danimarkalı
halk tarafından bir buluşma yeri, konser alanı veya etkinlik merkezi olarak da
kullanılıyor.
Meydanın ortasında ejder çeşmesi bulunuyor. Andersen heykeli. Hemen
belediye binasının yanında, Tivoli’ye bakan kısımda. Andersen Danimarkalı
masal, oyun, roman, şiir, gezi kitabı ve biyografi yazarı. Tekerlekli sandalye
açısından hiçbir sorun yaratmayacak şekilde düz. Burada rahatça gezip,
insanları ve binaları izleyebilirsiniz, zaten mutlaka yolunuz düşecektir.
RUNDETAARN
Avrupa’nın en
nostaljik gözlem evlerinden birisi. 17. yüzyılda yaptırılan Rundetaarn Rönesans
mimari stilin güzel bir örneği ve turistlerin en çok akın ettiği yerler
arasında.
Hassas
astronomik cihazların zarar görmemesi için merdiven yerine yukarıya 7,5 tur
dönen spiral rampa ile çıkıyorsunuz. Kulenin tepesinde ise harika bir Kopenhag
Limanı manzarası sizi bekliyor
Yuvarlak Kulede
asansör yok. Tepeye yakın merdivenler nedeniyle kule maalesef tekerlekli
sandalyeli ziyaretçiler için pek erişilebilir değil. Kütüphane Salonundaki
sergilere ve diğer etkinliklere erişilebilir, ancak eğimin elektrikli olmayan
tekerlekli sandalyelerin tırmanmasını zorlaştırdığını lütfen unutmayın.
Engelli
konuklar, diğer ziyaretçilerle eşit şartlarda giriş ücreti
öderler. Engelli konuklar ücretsiz olarak bir bakıcı/refakatçi
getirebilirler.
Biz bu zorluğu
göze alamadık ve sadece önünde resim çektirmekle yetindik.
KULTORVET
Kultorvet, Kopenhag'ın Eski Kent bölgesinde halka açık bir
meydandır. Kultorvet adı “kömür meydanı” anlamına gelir çünkü yerlilerin
kömür satın aldığı yerdir. Bugün ise mağazalar, restoranlar ve şaşırtıcı
bir şekilde erişilebilir bir tuvaletle dolu bir yaya bölgesi. Erişilebilir
tuvalet temelde meydanın ortasında bulunuyor. Tuvalet genişti ve tutma
çubukları vardı. Meydan düz ve tekerlekli sandalye için çok uygun.
TORVEHALLERME
Torvehallerne, Kopenhag şehir merkezinde bulunan oldukça canlı
ve kalabalık bir yemek salonu (pazar).Hem yerel halk hem de turistler arasında
bir hayli popüler olan pazar alanında, taze balık tezgahlarından yerel kasap
tezgahlarına, mevsim sebzelerinden alkollü içeceklere ve hazır Fas yemeklerine
kadar her şey var. Yani Danimarkalı halkın günlük ihtiyaçlarını da karşıladığı
bir yer. Torvehallerne iki ana salondan oluşmaktadır. Tekerlekli sandalye için
uygun düz bir alanda ve uygun koridorlara sahip, bir şeyler atıştırmak için
uygun yerler bulunmakta. Gezerken ve karnınız acıkmışsa 😊mutlaka
yolunuz düşer.
STOGET SOKAĞI
Kopenhag’da alışveriş yapmak
istediğinizde ilk gidebileceğiniz yerlerden biri Strøget Sokağı. Turistik
açıdan her zaman yoğun olan Strøget Sokağı şehirdeki en popüler alışveriş
merkezleri arasında bulunuyor.
Alışveriş
açısından turistlere geniş ve renkli bir yelpaze sunan Strøget Sokağı’nın ayırt
edici özelliklerinden biri ise Avrupa'nın en uzun yaya yolu olması. (1,1 km)
Sokak 1962 senesinde trafiğe tamamen kapatılmış ve Danimarka’da bu açıdan bir
ilk olma unvanını da taşıyor.
Lüks alışveriş
mağazalarından daha uygun fiyatlı marka ürünlere kadar farklı alışveriş
seçenekleri sunan Strøget Sokağında Louis Vuitton, Hugo Boss, Zara, Hermes,
Prada, H&M gibi mağazalar bulunmakta..
Strøget
Sokağında birçok hediyelik eşya dükkanı da var. Eğer Kopenhag seyahatinizden
sevdiklerinize hediyelerle dönmek istiyorsanız bu dükkanlara bir göz
atabilirsiniz. Ayrıca logolara meraklıysanız sokaktaki ünlü lego dükkanlarına
da mutlaka uğrayın. Gayet geniş
rahat güzel bir cadde. Özellikle Tiger markasını seviyorsanız Tiger mağazalarının
merkezi burası. Ama dönüşte Ülkemizde bulunan bir mağazasına gittim, fiyatlar
bizde daha uygun. Boşuna fazla para harcamayın.
Cadde karo taşlara denk gelmemeye
gayret ederseniz tekerlekli sandalyeye uygun. Mağazalara giriş ve üst katlarına
çıkış asansörler nedeni ile mümkün. Fiyatlar ucuz değil, genede fiyatlara
hakimseniz bazı markalar ülkemizden daha ucuz olabiliyor.
TİVOLİ BAHÇELERİ
Kopenhag gezilecek yerler arasındaki Tivoli Bahçeleri ise
kesinlikle gitmenizi önerdiğim yerler arasında. Çocuk ya da yetişkin ayrımı
olmadan her yaştan insanın kendine göre eğlenebileceği peri masalı
ambiyansındaki eğlence parkı 19. yüzyılda inşa edilmiş.
Tivoli, Belediye Binası ve Kopenhag Merkez
İstasyonu'na sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesindedir.
Tivoli Bahçeleri aslında bir lunapark ve
George Carstensen’in çocukluk hayali olarak hayata geçirilmiş. 1843 senesinde
Kralın da desteğiyle Carstensen’in projesi onaylanmış.
Walt Disney’in tasarlanmasına da ilham olan
Bir lunapark için beklentileri fazlasıyla karşılayan Tivoli Bahçeleri sadece
eğlenceli ve adrenalin seviyenizi yükseltecek oyuncaklarla sınırlı değil. Tabi
bu arada belirtmek gerekir ki bu oyuncaklar tekerlekli sandalye için uygun
değil. Ben denemediğim için bu konuda yardımcı olmam mümkün değil, sadece
seyretmekle yetindim. Burada zevkle dolaşıp, vakit geçirebileceğiniz daha
birçok şey var. her gece havai fişek gösterisi bulacaksınız
Ağaçlar ve yüzlerce çeşit bitki ile
donatılmış park özellikle bahar/yaz aylarında tüm güzelliklerini sergiliyor.
Parkta aynı zamanda yaklaşık bini aşkın deniz canlısına ev sahipliği yapan bir
akvaryum da var.
Çeşitli gösteri, etkinlik ve şovların da
düzenlendiği Tivoli Bahçeleri aynı zamanda yeme-içme olanakları ile de
ziyaretçilerine üst düzey bir tatmin sağlıyor.
Yemek konusunda içeride alternatifler
bulabilirsiniz. Fast food da var, hoş lokantalarda. Girdiğinizde size
verecekleri harita ile gezmeye çalışın mutlaka hem kaybolmayın hem bir şey
kaçırmamış olursunuz . otelimize yakın olmasına karşın sadece bir kere
gidebildik. Malum giriş ücretli . Hem pahalı ve hemde ne engelli indirimi var,
ne de refakatçi indirimi.
.
Tivoli Bahçelerinde Erişilebilirlik:T
Gezintiler tam olarak tekerlekli sandalye dostu olmasa da, yetenekleriniz ne
olursa olsun Tivoli Bahçelerini ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim
tekerlekli sandalye kullananlar Tivoli'nin tüm girişlerini kullanabilir.
Tivoli, restoranlara ve salonlara doğrudan erişimin olmadığı için rampalar
bulunmaktadır. Tivoli'de tekerlekli
sandalye erişimine uygun birçok tuvalet vardır: Pantomimeteatret'in (Pandomim
Tiyatrosu) yanında, Aile Eğlence Merkezinde (oyun alanının yakınında) ve
Glyptotek girişinin yanında.. Merkez İstasyon girişinden (Bernstorffsgade) ve
Ana Girişten (Vesterbrogade) basamaksız olarak Tivoli'ye erişim vardır.
NY CARLSBERG
GLYPTOTEK (SANAT MÜZESİ)
Glyptotek. Kopenhag'ın
kalbindeki bu sanat müzesi, gerçekten eşsiz bir ortamda antik ve modern sanatı
sergiliyor. Giriş
ücreti yaklaşık 12€ (85DKK). Çok pahalı olmadığından dolayı, sanatseverler için
eşsiz bir deneyim sunan bu müze de listeye eklenebilir 1888 yılında bira
üreticisi Carl Jacobsen (1842-1914) tarafından kurulan sanat müzesi, sanatı
etkileyici mimari ortamda birleştiren iki ana bölümden oluşmaktadır. Eski
Eserler Bölümü, 3500 yıllık sanat ve tarih boyunca keyifli bir yürüyüş sağlayan
Mısır, Yunan, Etrüsk ve Roma sanatının mükemmel koleksiyonlarına ev sahipliği
yapmaktadır. Modern Bölüm, 19.ve 20. yüzyıl Danimarka resim ve heykelinin
yanı sıra aynı döneme ait Fransız sanatına odaklanmaktadır.
Engelliler için Erişilebilirlik
“Glyptotek eski bir binadır ve listelenmiş bir binaya
tabidir, bu da müzenin örneğin tekerlekli sandalye kullananlar için en uygun
şekilde atanmadığı anlamına gelir. Doğal olarak müzeyi herkes için mümkün
olduğunca erişilebilir kılmak için elimizden geleni yapıyoruz. Buna göre,
çoğu sergiye engelli asansörü veya normal asansör kullanılarak erişim vardır.”
Bu ifade müzenin kendi web sayfasından alınmıştır. Ben yan kapıyı kullanmadan
ön kapıdan girdim ve ulaşabildiğim salonları (oldukça sınırlı) gezebildim. Gezemediğim
yerleri eşimin çektiği resimlerden paylaşıyorum.
Tekerlekli sandalye kullanıcısı olarak, hangi sergi alanlarını ziyaret
etmek istediğinize bağlı olarak müzeye iki şekilde
erişebilirsiniz. Fransız Resmi, Yunan ve Roma Heykellerini, Mısır'ı, Antik
Akdeniz'i, Kış Bahçesini ve Merkez Salonu ziyaret etmek isterseniz, müzenin
çalışma saatlerinde Tietgensgade 25'in yan girişinden girebilirsiniz. Burada
kapı zilini çalabilir ve Glyptotek'in personeli ile doğrudan iletişime
geçebilirsiniz. Ben Yan kapıya gidemedim, zamanım sınırlıydı Müzeye Giriş
refakatçi da dahil ücretsizdi. Yalnız unutmayın müze pazartesileri
kapalı.Engelli ziyaretçilere eşlik eden kişiler de müzedeki herhangi bir
etkinliğe ücretsiz bilet alabilirler
Fransız
Sanatı 1800-1870, Danimarka Sanatı
1780-1930 ve Kafe
Pikniğini ziyaret etmek isterseniz, Dantes Plads ve Niels Brocks
Gade'in köşesindeki girişin yanındaki kapı zilini kullanın. Tekerlekli
sandalye kullananların Mısır, Yunan
ve Roma Heykelleri ile 1800-1920
Fransız ve Danimarka Heykellerini ziyaret etmeleri maalesef mümkün
değil. Bu, müzenin mevcut olanaklarından kaynaklanmaktadır.Erişilebilir
tuvaletler bodrum katında Vestiyer ve Bilet Gişesinin yanı sıra Henning Larsen
Binasının girişinde yer almaktadır.
FREDERİK
KİLİSESİ
Bakır yeşili kubbesiyle dikkat
çeken Frederik Kilisesi, Mermer Kilise olarak da biliniyor ve
Kopenhag’da kaçırılmaması gereken yerlerden biri. Kilisenin hem iç mekanı hem
de dış cephesi, heykeller ve oymalar ile muhteşem bir şekilde süslenmiş. Kilisenin
tarihi 1749 yılına kadar uzanıyor. İlk kez bu tarihte yapımına başlanan kilise
gecikmeler nedeniyle 1894 yılına kadar tamamlanamamış. Danimarka’da önde gelen
isimlerin heykellerini görmek için kilisenin içine girmeden önce yapının
etrafını mutlaka görün. İç mekandaki 19. yüzyılın sonlarına ait çam sunağa göz
atmayı da unutmayın. Frederik Kilisesi dini seremoniye sahip düğünler konusunda
en popüler olanlardandır. Aynı zamanda kubbesinden panoramik ve nefes kesici
bir manzara da sunuyor. Kiliseye giriş ücretsizdir.
Burada özellikle belirtmek
istediğim bir husus var. Dünyanın gezdiğim hiçbir yerde görmediğim bir özellik.
Ana kapıdaki heybetli merdivenler nedeniyle çıkmak imkansız. Engelli levhasını
takip edip, girişe göre sol tarafına geçtik. Ama burada da bizi merdiven
karşıladı. Hayal kırıklığına uğradık. En azından bir rampa bekliyorduk,
merdivende neyin nesi. Eşim kapıyı çaldı, görevli bir bayan kapıyı açtı, bize
gülümsedi. Ve olay ondan sonra başladı. Kadın bir düğmeye bastı veee merdiven kayboldu
ve ortaya bir asansör çıktı. Biz hayretler içinde izledik. Ve o asansöre binip
kiliseye rahatça ulaştık. Dediğim gibi hiçbir yerde görmediğim bir sistem ile.
Bravo doğrusu. (videoyu mutlaka izleyin)
NYHAVN KANALI
Kanallar ve nehir boyunca dizilen
rengarenk parlak boyalı üçgen evlerin sunduğu muhteşem görünüme tanık olmak
için Kopenhag gezinizde Nyhavn Kanalı
mutlaka görmeniz gereken bir bölge, Kopenhag’ın dinamizm noktası.
Parlak renkli üçgen evlerin
zeminlerinde kafeler, restoran ya da barlar bulunuyor. Gece hayatı canlı. Tabii
ki burası fotoğraf çekmek için de harika bir yer! Turistler nehir manzaraları
eşliğinde dolaşıp içine çekildikleri güzel ambiyansın tadını sonuna kadar
çıkarıyor.
Kopenhag’ın dokusunu ve ruhunu
güçlü şekilde hissedebileceğiniz yerlerden olan Nyhavn Kanalı aynı zamanda
şehrin en romantik ve nostaljik noktalarından biri. Nehrin üzerinde 1875
senesinde yapılan ve sonrasında 1912’de yenilenen tarihi bir köprü bulunuyor.
Kanalın güneyinde ise turistik ilgiyi artıran tarihi yapılar yer alıyor.
Nyhavn Kanalı’nın limanı ise eski
dönem gemi müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Limanda yüzyıllar öncesinde
inşa edilmiş ahşap gemiler demirlenmiş. Bu nostaljik ahşap gemiler tarihi
renkli evlerle birlikte kanalın tablo gibi görüntüsünü çok güzel tamamlıyor.
Nyhavn’de gezerken yapılacak en
güzel şeylerin başında Nyhavn’dan kanal gezisi geliyor. Siz de bölgeden
kalkan teknelerden birine atlayıp şehri bir de kanallar üzerinden
keşfedebilirsiniz. Teknelere sandalye ile binmek mümkün. Kanal bölgesi haliyle
düz ve tek.Sandalye için uygun. Gerek gündüz ve bilhassa geçeleri görülmesi
gereken bir bölge.
Kopenhag Opera Binası Kanal
gezisini sonlandığı yerden görülen bina dünyanın en modern opera evleri
arasındadır. Aynı zamanda şimdiye kadar yapılmış en pahalı opera
binalarından biridir
2,5milyar DKK (yaklaşık370.000.000ABD Doları) maliyetle. Kopenhag'ın merkezindeki Holmenadasında
yer almaktadır. Bu ilginç mimarili binayı Uzaktan seyretmekle yetindik
AMALİENBORG SARAYI
Rosenborg Sarayı’ndan yürüyerek
gidebileceğiniz Amalienborg Sarayı da Kopenhag’da gezilecek yerler listesinde!
İlk önce soylu aileler için inşa
edilen ancak 18. yüzyıl sonunda Christiansborg Sarayı’nın yangında büyük zarar
görmesi sonucu Kraliyet ailesi tarafından satın alınan Amalienborg Sarayı
turistler açısından oldukça dikkat çekici.
Kraliyet ailesinin geçmişi,
mücevherleri, koleksiyonları ile saray Kopenhag şehrinin sembolik ve köklü
yapıları arasında. Şu an içinde hala Kraliçe Margrethe II oturuyor dolayısıyla
sarayın her bölümü ziyarete açık değil.
İçinde müze de bulunan
Amalienborg Sarayı’nda son 150 yıldaki kral ve kraliçelerin yaşamlarına ait
objeler de sergileniyor. Ayrıca odalar, eşyalar ve genel olarak tüm dekorasyon
orijinalliğini kaybetmemiş. Bunun yanı sıra krallara ait bazı özel hobi detaylarının
teşhir edilmesi de ilginizi çekebilir.
Birçok turistin seyretmek için
geldiği nöbet değişimi merasimini de kaçırmayın. Genellikle bu tören saat 11.30
ile 12.00 saatleri arasında gerçekleşiyor.
Amalienborg Sarayı'nda
Erişilebilirlik: (Kendi sitesinden aynen alınmıştır) “Amalienborg Sarayında
tekerlekli sandalye kullananlar için asansörler bulunmaktadır. Müzede kapı
yoktur. Tekerlekli sandalye erişimine uygun bir tuvalet mevcuttur Ayrıca, eşlik
eden bir vasi veya vasi için ücretsiz giriş vardır.
Tekerlekli sandalye kullananlar
ve hareketlilik sorunu olanlar, personelimiz tarafından Amalienborg Müzesi
girişinde karşılanacaktır. Müze dükkanına, bilet alanına, vestiyere,
tuvalete ve sergi alanına asansöre doğrudan erişim sağlayan engelli asansörüne
yardımcı olacaklardır.
Mağaza ve bilet alanında,
personelimiz evde gezinmenin en iyi yolu konusunda size rehberlik edecektir.
Amalienborg Müzesinde müzenin
tamamına erişim sağlayan bir asansör bulunmaktadır. Asansör kapısı
genişliği 80 cm, asansör içi uzunluğu ise 145 cm'dir. Asansörün yanındaki
bodrum katında erişilebilir bir tuvalet bulunmaktadır. Personelimizden daha
fazla bilgi istemekten çekinmeyin.”
Saray
meydanını 1771'den kalma Kral V. Frederik heykeli ile çevreleyen Amalienborg,
aynı dört binadan oluşuyor. Bunlar Christian vıı'nin Sarayı( misafir ikametgahı
olarak kullanılan Moltke Sarayı olarak da bilinir), Frederik VIII'İN Sarayı(
Veliaht Prens ailesinin evi olan Brockdorff Sarayı olarak da bilinir),
Christian Ix'un Sarayı (Kraliçe ve Prens Eşinin evi olan Schack Sarayı olarak
da bilinir) ve VIII. Hıristiyan'ın Sarayı (Levetzau Sarayı olarak da bilinir,
Prens Joachim ve Prenses Benedikte için misafir sarayı olarak kullanılır).
KÜÇÜK DENİZ KIZI HEYKELİ
Kopenhag gezilecek yerler listesinin en ilgi çekici sanat
eserlerinden biri de hüzünlü öyküsü ile Küçük Deniz Kızı Heykeli.Ünlü iş adamı
Carl Jacobsen’in finansal desteği ile heykeltıraş Edvard Eriksen yaptırılan
Küçük Deniz Kızı Heykeli sadece Kopenhag’ın değil dünyanın en ilgi çekici
heykellerinden biri haline geldi.
Yapımında bronz ve granit kullanılan heykel 1913 senesinden
beri Langelinie Pier’deki denizin üzerindeki taşlarda duruyor. Yılda yaklaşık
bir milyon kişi tarafından ziyaret edilen Küçük Deniz Kızı Heykelinin hikayesi
ise meşhur Danimarkalı masal yazarı Andersen’in The Little Mermaid isimli
eserine dayanıyor.
Hikayeye göre denizkızı çok sevdiği prens sevgilisine
kavuşabilmek uğruna deniz altındaki yaşamını terk etmeyi göze alıyor ancak
prens onun yerine başka biriyle evleniyor. Çok üzülen denizkızı ise denizin
sularında bir köpüğe dönüşüp yok oluyor.
Jacobsen bu masalın sahne uyarlamasını izledikten sonra
deniz kızının hikayesinden çok etkilendiği için Minik Deniz Kızı Heykeli’ni
yaptırmaya karar vermiş. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinde heykelin kopyası
bulunuyor.
Küçük Deniz
Kızı. Küçük Deniz Kızı’nın heykeli Kopenhag’da Langelinie limanında bir taşın
üzerinde oturur. Heykel Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın simgesi
durumundadır. Açıkçası pek anlamış değilim. Şehrin merkezinde değil, büyük
ihtişamlı bir şey değil ama pazarlama meselesi tamamen. Nasıl Belçikalılar
işeyen çocuğu pazarlıyorsa, buda artık bir pazarlamaya dönmüş, gördüğünüz zaman
aa bu muymuş diyorsunuz. Carlsberg (evet bira markasının sahibi) tarafından
yaptırılıyor. Modellemeyi yapan Edvard Eriksen bronzdan bir heykel yapıyor
istek üzerine. Burada Carlsberg balerin Ellen Price’ı model olarak istiyor ve
heykelin kafası Price’dan geliyor ama Price çıplak poz vermek istemediğinden
model olarak heykeltıraş Eriksen karısının vücudunu kullanmıştır. Heykelin
temellerini 1909 yılında Carl Jacobsen, Carlsberg’in bulucusunun oğlu atmıştır.
Heykel yalnızca 1.25 metre uzunluğunda ve 175 kg ağırlığındadır ve turist
akımına uğramaktadır.
Heykele Kastellet'in hemen yanındaki düz bir tahta
kaldırımdan ulaşılabilir. Sandalye ile ulaşım sorunu yoktur. Ama kaldığımız
otele nispeten uzak olduğundan, en yakın noktasına metro ile gittik. Tek metro
yolculuğumuzu da burada yapmış olduk. Siz kaldığınız otele göre hareket
edebilirsiniz.
CHRİSTAİNSBORG SARAYI
Kopenhag
gezilecek yerler arasında (tabi yeterli vaktiniz varsa) görülmesi elzem olan
yapılardan biri de Slotsholmen Adası’ndaki Christiansborg Sarayı. Burası aynı
zamanda Danimarka Parlamentosu’na da ev sahipliği yapıyor. 18. yüzyıldan kalma
saray tarihi boyunca yangın gibi çeşitli afetler nedeniyle 3 kez yeniden inşa
edilmiş.
Kraliyet
Ailesinin kullandığı bazı bölümler halka kapalı olsa da genel olarak ziyarete
açık olan sarayda Kraliçe birçok davet veriyor. Saray bünyesinde 10 tane farklı
detaylarla dekore edilmiş misafir kabul odaları var.
Kraliçenin
yemek davetlerini verdiği salonlardan en görkemlisi yaklaşık 400 kişilik Büyük
Salon. Kraliçe daha resmi konuklarına ise Taht Salonunda yemek daveti veriyor.
Fiilen kullanılan bu salonları da saray turunuz esnasında gezme şansına
sahipsiniz.
Sarayda
sergilenen ve Danimarka'nın 1000 yıllık geçmişini betimleyen duvar halılarını
ise mutlaka görmelisiniz! Kraliçe’ye ait olan gösterişli duvar halıları saray
ziyaretçileri tarafından yoğun bir ilgi ile karşılaşıyor.
Christiansborg
Sarayı, Danimarka Parlamentosu, Yüksek Mahkeme ve Dış işleri Bakanlığını
içerir. Tarih ve siyasete meraklıysanız, diğer şeylerin yanı sıra Kraliyet
Resepsiyon Odalarını, Kraliyet Ahırlarını ve Kraliyet Mutfağını
keşfedebileceğiniz Christiansborg'u ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederiz.
Christiansborg
Saray'ında Erişilebilirlik☹ kendi veb sayfasından alıntıdır)
Tekerlekli
sandalye kullanıcıysanız, Kraliyet Resepsiyon Salonlarındaki asansörü
kullanmak için yardıma ihtiyacınız olduğu için lütfen ziyaretten önce Saray
Yönetimini bilgilendirin. Ayrıca bilet gişesine başvurarak tekerlekli
sandalyeyi ücretsiz olarak ödünç alabilirsiniz.
Kraliyet
Resepsiyon Odalarında birinci kata asansör, birinci kattaki Kraliyet Resepsiyon
Odalarında ise Kraliçe tarafından bulunan tekerlekli sandalye erişimine uygun
bir tuvalet bulunmaktadır At kalıntılar, tekerlekli sandalye kullananlar için
bir platform asansörü mevcuttur. Bilet gişesinin yanında tekerlekli sandalye
erişimine uygun bir tuvalet bulunmaktadır.
At kraliyet
Ahırları, tekerlekli sandalye erişimine uygun bir giriş var. Kraliyette
tekerlekli sandalye erişimine uygun tuvalet yoktur
Güzel Kralın Bahçesinde yer alan bir kraliyet
inzivası olan Rosenborg Kalesi'nde 400 yıllık ihtişam, kraliyet sanat
hazineleri, Kraliyet Mücevherleri ve Kraliyet Kıyafetleri bulunmaktadır. Oraya
giderseniz, kaleyi çevreleyen güzel gül bahçesine hayranlıkla bakmak için
yürüyüşe çıkın.
kartlarının ibrazı üzerine
ücretsiz olarak bir refakatçi getirebilirler. Kalenin tüm besøgssteder'ini yürüteç ve tekerlekli
sandalye ile ziyaret etmek mümkündür. Asansörün kullanımı için lütfen
varışta sizi personele yönlendirin.
KASTELLET
Kuş bakışı görüntüsü kanallarla çevrili beş köşeli adacığa
benzeyen Kastellet (Kopenhag Kalesi) cazibesi yüksek turistik bir merkez. Kasellet
kale olsa da adacık üzerindeki yer bir kompleks. Yani burada kale dışında ilgi
çekici bir yel değirmeni, gölet, kilise, park vb. değişik yapı ve alanlar da
var. Kopenhag Kalesi olarak da isimlendirilen Kastellet şu anda Avrupa’nın hala
kullanılan en eski kalesi. Kale denizden gelen saldırılara karşı korunmak
amacıyla yaptırılmış. Küçük Deniz Kızı Heykeli de Kastellet’e oldukça yakın
mesafede.
Ancak tekerlekli sandalyenize güvenemiyorsanız tavsiyem
buraya hiç bulaşmayın. Yer döşemeleri sandalye için uygun değil. İçinde fazlada
görülecek bir yer yok. Burası Deniz kızı heykeline yakın olduğundan, ulaşmak
için bu yolu kullandık ama yaşadığımız zorluklar nedeni ile pişman olduk.
Heykele gitmek için buraya bulaşmayın, etrafından dolaşmanızı öneririm
NYBODER EVLERİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder