26 Ağustos 2015 Çarşamba

Engelli Turiziminde Seyahat Acantaların Çalışmaları




“Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir”  demektedir Anayasamızın 23. Maddesi.. Bunun yanında Gerek BM gerek AB bildirilerinde de bu konuda çeşitli hükümler bulunmaktadır. Ancak gerek Anayasamızın bu hükmüne ve gerekse diğer uluslararası ve ulusal yasalardaki diğer düzenlemelere karşın Ülkemizde seyahat konusunda engelliler çeşitli sorunlar  ve zorluklar yaşamaktadır. İşin yasal kısmı bir yana sadece Avrupa’da 80 milyar eurodan fazla bir Pazar söz konusudur. Bu konuda Ülkemiz Avrupa bazında önemli avantajlara sahiptir. Turizm pazarında tanınmış olmak, daha yeni ve nitelikli tesislere sahip olma, doğal, kültürel ve tarihi vb.gibi kaynakların zengin olması gibi. (Türkiye’de Engelli Turizm Pazarının swot Analiz Yöntemiyle Değerlendirilmesine Yönelik Kavramsal bir Çalışma. (Kemal Birdir-Sıla Karacaoğlu) 2015.
Bu konuda yaşanan sorunları irdelemek ve çözümler bulabilmek için Ülkemizde bu konuda önemli faaliyetlerde bulunan seyahat acentalarına  (Türsab,Tura Turizm, Tatil .com, Tatilstil, Anıtur, Jollytur, Bkmtur, tatil sepeti,Setur, Mng Turizm, Etstur, Vip Turizm, Touristica Kappatur, Prontotour, Coraltatil)  aşağıdaki yazı göndererek engelli turizmi konusunda bilgi edinmek istedik.

SEYAHAT ŞİRKETLERİNE GÖNDERİLEN YAZIMIZ

Sayın Yetkili,

Uzun yıllardır tekerlekli sandalyede yaşayan engelli bir insanım. Yeni yerler görmek, seyahat etmek ve tatil yapmak önemli hobilerim arasındadır. Engelli bir insan olarak bunları yapabilmenin ne denli güç olduğunu sanırım tahmin edersiniz. Bu güçlükleri bir nebze olsun azaltmak ve bizler gibi engellilere yardımcı olmak amacı ile “engelsiz seyyah” adı altında bir site yapmış bulunmaktayım.
Bu sitede engelli olarak bir fiil yaşadığım deneyimlerimle, gezdiğim gördüğüm yerleri ve yaşadıklarımı paylaşmaktayım. Zira biz engelliler bir yere gitmeden önce o yerin bilhassa fiziksel şartlarının ve diğer şartlarının uygun olup olmadığı konusunda maalesef tam bir bilgi alamamaktayız. Sitemi izleyen insanlar böylece en azından benim gittiğim yerler konusunda bilgi sahibi olabilmektedirler.
Bu girişten sonra konuyu seyahat şirketlerine getirmek ve belirttiğim konularda sizlerin bizlere dönük hizmetler konusunda neler yaptığınızı ve yapmadığınızı öğrenmek ve bunları “engelsiz seyyah” sitemizde takipçilerim ile paylamak istemekteyim. Her ne kadar 05.10.2007 tarih ve 26664 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Seyahat Acenteleri Yönetmeliği”nde özellikle engelliler için bir ifade bulunmasa da, genel olarak ifade edilen tüketici ifadesi ile engelli, engelsiz müşteri ayırımı yapılmamaktadır. Bunun yanında Anayasamıza giren pozitif ayırım ifadesin inde burada göz önünde tutulması gerektiği kanısındayım.
Öncelikle gerek ülkemizde ve gerekse yurt dışında kalacağımız otellerin fiziksel yönden uygun olup olmadığını ( olumsuz sürprizlerle karşı karşıya kalmamak için ) bilmemiz gerekiyor. Her ne kadar bazı tesislerin otel bilgileri altında “engellilere uygun” ibaresi bulunmakta ise de bunlara maalesef güvenmemekteyiz. Bu ifadenin yer aldığı tesislerle önceden yaptığımız görüşmelerde bunun tam anlamı ile yerine getirilmemiş olduğunu öğreniyoruz. Tesis sahipleri bu konuda bilinçli veya bilinçsiz yeterli düzenlemeler yapmamaktadırlar. Engelli odaları mevzuata uygun olmamakta, bir lavabo koyarak bir nevi yasak savmaktadırlar. Engelli odalarının banyo kapısından tekerlekli sandalye sığmayan tesislerle karşılaştığımız durumlar olmaktadır. Belirttiğimiz gibi gitmeden önce mutlaka telefon edip bu konuyu doğrulamamız gerekli olmaktadır. Bu nedenle çalıştığınız tesislerin bu konudaki önlemlerinin tarafınızca denetlenip bizlere gerçek durumu yansıtmanız mümkün müdür?
Gene bunun yanında otellere ulaşmak konusunda sizin bizlere dönük önlemleriniz bulun maktamıdır? Örneğin transfer araçlarınız tekerlekli sandalyeli engelliler için uygunmudur.? Zira otele giderken toplu transfer araçları uygun olmadığı için özel araç kiralamak zorunda kalmakta, bu nedenle de transfer bizlere pahalıya mal olmaktadır.
Düzenlediğiniz yurt içi ve yurt dışı gezi programlarınıza katılmamız mümkünmüdür. Hepsi mümkün olmayabilir ancak tüm bu turların içinde engellilere de “uygundur” diyebileceğiniz turlar varmıdır ?
Tatil biz engelliler için normal insanlara göre daha pahalı olmaktadır. Zira tekerlekli sandalyeli bir engellinin kalabileceği otel en az 4 veya 5 yıldızlı olmalıdır. Zira daha ve nispeten ucuz olan küçük otellerde, yasal bir zorunluluk olmaması nedeniyle fiziksel düzenlemeler yapılmadığından ve engelli odaları bulunmadığından kalabilmemiz mümkün olamamaktadır. Bu nedenle sezon dışı tarihlerde engelli ve refakatçisine belli bir oranda ve kontenjan dahilinde indirim yapılabilir mi ? Bu konuda bir girişiminiz olabilirmi ?
Son olarak, Engelli turizmin farkındamısınız? Bu konu ile ilgili olarak neler yapıyorsunuz? Neler yapmayı düşünüyorsunuz? Somut bir sonuca ulaşan bir projeniz olmuşmudur.?
Gerek bu konuları ve gerekse bunların dışında bizim atladığımız, sizin belirtmek istediğiniz konular varsa ve bizlerle paylaşırsanız memnun oluruz.
Şimdiden teşekkür eder, işlerinizde başarılar temenni ederiz.

Kurumlara bu yazı iki defa gönderilmiştir. Bazıları hemen ilgilenmiş,  bazıları 2-3 satırla konuyu geçiştirmiş, bazıları ise yanıt gönderme zahmetinde bulunmamışlardır.
İlk olarak Setur firması yazımız üzerine öncelikle şifai olarak dönüş yapmış konu ile ilgisini belirtmiştir.

SETUR  Firmasının verdiği yanıt aşağıdadır.

Konu ile ilgili olarak bize dönen ve en yakın alakayı gösteren Setur Firmasının konu ile ilgili 24.04.2015 tarihli açıklaması aşağıdadır.Konu ile yakından ilgilenen firma çalışanı Ugurhan Konuk’a özellikle teşekkür ederiz.

“Levent Bey Merhaba,

Setur, 50 yıllık tecrübesi ile sektöründe ilk ve öncü şirket olan Setur, Turizm, Duty Free İşletmeciliği, Marina İşletmeciliği ve Özel Havacılık alanlarında faaliyet göstermektedir.
 Faaliyet alanında kişilerin bir yerden başka bir yere erişiminin kolay ve kaliteli şekilde gerçekleştirmesi olduğundan, strateji doğrultusunda öncelik alanlarımızın en önemli konularından biri Engelsiz Turizm stratejimizdir. Her bireyin özgürce seyahat edebilmesi gerektiğine inanarak hayata geçirdiğimiz projelerimizin şirketimize, misafirlerimize ve paydaşlarımıza fayda yaratmasını bekliyor ve iş alanımızın ayrılmaz parçası olarak görüyoruz.
Kaş’da bulunan Setur Marina’da açılan Yelken Okulu‘nda engelli ve sosyal dezavantajlı öğrenciler için ücretsiz olarak yelken eğitimi veriyoruz. Setur Marina’ya ait olan tenis kortları ise bu öğrencilere ücretsiz olarak kullandırıyoruz.
Ayrıca Setur yurt içi otel kataloğunda yer alan otel sayfalarında otellerin engel durumlarını belirten ikonlara yer veriyoruz. www.bookinturkey.comsitesinde “gelişmiş arama” seçeneği altına “engelli dostu” otel kategorisi eklenirken bu sayede, bölgeye göre engelli dostu otel seçimi yapılabilmesini sağlıyoruz.
Web sitemizde “Herkes İçin Engelsiz Tatil” sayfası oluşturduk , yurtiçinde engelsiz konaklanabilecek otellerin bilgileri paylaşıyor. Setur rehberliğinde hazırlanan yurt dışı destinasyon tanıtım videoları işitme engellilere özel alt yazılı hale getirilirken bir yandan da Youtube/Setur sayfasında yayınlıyoruz.

ENGELSİZ.SETUR.COM.TR

 Türkiye’de yaşayan 200.000’den fazla görme engellinin erişebileceği ve rahatlıkla kullanabileceği engelli dostu web sitesi engelsiz.setur.com.tr’yi Nisan 2014’te kullanıma açtık. Mobil uyumlu engelsiz.setur.com.tr, görme engelliler için içerik ve kullanım kolaylığı sunuyor. Kullanıcılar, sitede yer alan içerikleri ekran okuyucu (Screen Reader) yardımı ile dinleyebilirken tek bir tuşa (Tab tuşuna) basarak içerikler arasında geçiş sağlayabiliyorlar.engelsiz.setur.com.tr’ye setur.com.tradresinden de, tab ve enter tuşlarını kullanarak geçiş yapabiliyorlar.
Web sitesinin yapılış aşamasında Boğaziçi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı ile Alternatif Yaşam Derneği gibi eğitim ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalıştık. Geliştirilme sürecinde görme engellilerin de bizzat rol aldığı ve toplamda 600’e yakın tesise ait binlerce görselin betimlendiği site, görme engellilerin ilk kez tesisleri hayal edebilmesine olanak sağlıyor.
İŞİTME ENGELLİLER EĞİTİCİ EĞİTİMLERİ
 İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği ile Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) işbirliğiyle ana dili işaret dili olan işitme engellilere,  “Türk İşaret Dili Öğretmeni Yetiştirme Yöntemi Kursu” düzenleyerek, kursiyerlere işaret dili eğitmeni olma imkanı sunduk.
İED işbirliği ile işaret dili eğitmeni yetiştirme yöntemi kurslarına destek olarak işaret dilinin yaygınlaşmasını ve eğitmen ünvanını kazanacak işitme engellilere istihdam olanağı sağlamayı amaçlarken aynı zamanda projeye destek olan Koç Topluluğu şirketlerinden gönüllü işitme engelli çalışanlarımızı da projeye dahil ettik.
5 Eylül – 19 Ekim 2014 tarihleri arasında,  Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) Cengiz Topel Kampüsü’nde gerçekleştirilen “Türk İşaret Dili Öğretmeni Yetiştirme Yöntemi” kursu toplamda 106 saati kapsayan bir eğitim programı olarak gerçekleştirdik.
Kursa başvurular sonrasında, lise mezunu ve ana dili işaret dili olan kişiler sınava tabi tutuldular ve bu sınavı geçebilenler kursa devam etti. Kursumuza, 3 işitme engelli öğretmenin yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi öğretmenleri de eğitimci olarak katıldılar.
2008 yılına kadar Türkiye’de akademik olarak bu dersleri verebilecek sadece 1 kişi mevcutken, Boğaziçi Üniversitesi’nin 2008 yılında düzenlemiş olduğu kurs ile 10 eğitmen yetiştirilmişti. Çeşitli sebeplerle, aktif olarak bu eğitimi verebilecek kişi sayısı, düzenlediğimiz kurs öncesine kadar sadece 7’ydi. Bugün ise, bu sayıya kursumuzu tamamlayan ve eğitmen olmaya hak kazanan Boğaziçi Üniversitesi mezunu 22 kişi daha ilave oldu.
Kursu tamamlayan eğitmenlerimiz ile çalışanlarımıza işaret dili eğitimi vermeyi planlıyoruz.
Setur olarak Engelsiz Turizm stratejimiz doğrultusunda ürün ve hizmetlerimizi Herkes için Engelsiz olması yönünde istekliliğimiz devam edecektir.Paydaşlarımızı eğiterek toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmek, kendi iş modellerimizi de geliştirerek daha fazla fayda sağlayabilmeyi umut ediyoruz.


Saygilarimla
Ugurhan Konuk “


VİP Firmasının verdiği yanıt aşağıdadır.

Subject: RE: engelsizseyyah
Date: Mon, 16 Mar 2015 10:50:10 +0200
From: marti@vip.com.tr
To: lkaragoz54@hotmail.com

Tekrar merhaba Levent Bey,

VIP Turizm olarak özellikle uzak coğrafyalar ağırlıklı çalışıyoruz bu nedenle uzun uçuş süreleri ve program dâhilindeki yoğun ve yorucu kültürel program nedeniyle turlarımız engelli seyyahlar tarafından tercih edilmiyor. Gruplarımızda engelli olması durumunda, gidilen ülkenin imkânları elverdiği ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz, ancak talep olmaması nedeniyle engellilere özel bir tur henüz düzenlemiyoruz.İlginiz için teşekkür eder, iyi çalışmalar dileriz.


YANIT VERMEYEN ŞİRKETLERE 2. YAZI

Diğer firmaların yanıt vermemesi üzerine o firmalara aşağıdaki mesaj gönderilmiştir.
“Önceki tarihlerde iki defa sizlere e-mail gönderdiğimiz halde sizlerden bir satır bile yanıt alamamanın üzüntüsü içindeyiz. Engelli insanlara bu tutumuzdan dolayı sizleri kınıyoruz. Bu durumu gerek sitemizde ve gerekse diğer engelli sitelerinde paylaşacağımız bildirir, tekrar üzüntülerimi bildiririz.
Engelsizseyyah.com”

Bu yazıdan sonra Jollytur, Mng Turizm ve Prontotour, ETS Tur (Web sayfasını işaret etmiştir) firmaları  aşağıda belirtilen yanıtları  vermiştir.

JOLLY TUR  Firmasının verdiği bilgi

Jolly tur  24.04
Levent Bey Merhaba,

Öncelikle maillerinize geç dönüşümüz için özür dilerim. Konuyu şirketimiz dahilindeki ilgili departmanlarla da paylaşarak size yanıt vermek istedim.
Engelli misafirlerimizin de tatillerini en rahat şekilde gerçekleştirebilmeleri bizlerin de isteğidir. Bu konuda özel bir çalışmamız bulunmamakla birlikte, tesisleri oda, konum, mimari ve donanım özelliklerine tesis tanıtımlarında yer vermekteyiz. Misafirlerimizin tesis seçimlerinde bu bilgilerden faydalanarak kendilerine uygun tesisleri değerlendirmeleri mümkün olmaktadır.
Bunun yanı sıra rezervasyon taleplerinde engelli olduğunu belirten misafirlerimize koşullarına ve taleplerine uygun tesis yönlendirmesi yaparak tatillerini en iyi şekilde geçirecekleri bir planlama yapmalarına yardımcı olmaya çalışmaktayız.
İlerleyen dönemlerde konuyla ilgili gerçekleştirebileceğimiz proje ve çalışmalardan sizleri haberdar etmek ve gerektiğinde bilgi ve deneyimlerinize başvurmaktan mutluluk duyarız.
Saygılarımla.

MNG TUR Firmasının verdiği bilgi

Sayın Levent KARAGÖZ

Öncelikle MNG Turizm’e gösterdiğiniz nazik ilgi için teşekkür ederiz. Malinizde bahsettiğiniz konuya herhangi bir bütçe ayırmadığımız için, üzülerek olumsuz yanıt veriyoruz.
Bilgilerinize sunar, iyi günler dileriz. Saygılarımla,

......
Satış Müdür Yardımcısı


PRONTOTUR Firmasının verdiği bilgi

Sarp Ozkar | PRONTOTOUR


29.04.2015





Levent Bey selamlar.

Engelsiz seyahat anlamında, çok iddialı olmamakla birlikte bir süreden beri bazı çalışmalar yapıyoruz. Organize etmiş olduğumuz tur paketleri, piyasa şartları gereği istemesek de son derece uygun rakamlara çekildiğinden, tur paketlerinde bu tarz bir uygulama şansımızı sıfıra indiriyor. Zira tur paketlerimiz 199 Avro’lara kadar fiyatları düştüğünden, rekabet koşulları gereği şehir merkezinden uzak oteller ve tur paketlerin pek çoğu standart otellerde konaklama şeklinde gerçekleşiyor. Fiyat hassasiyetleri de olduğundan özellikle en çok satılan Avrupa seyahatlerinde bagaj taşıma gibi servisler de karşılanmıyor, bu nedenle katılımcılar bagajlarını da kendileri otele-araca taşımak zorunluluğu doğuyor. Şehir turları ve ekstra tur gezileri için de kullanılan otobüs-minibüs vs. gibi araçlarda da her zaman belli bir standart olmuyor. Ayrıca gidilen ülkelerde yapılan yoğun seyahatler esnasında, gerek gezilen yerlerin bu duruma uygunluğu çoğunlukla sağlanmamış oluyor, hem de grupla hareket esnasında hızlı gelişen turlarda, birlikte hareket konusunda bir ahenk yakalamanın da zorluğu maalesef muhtemel. Bu gibi sıkıntılar nedeniyle tur paketlerinde bu konuda maalesef engelsiz seyahat severlere standardize etmiş olduğumuz bir hizmetimiz bugün için mevcut değil.

Bununla birlikte; son dönemlerde gelişen kişiye özel seyahatler kapsamında, özel bir departmanımız bulunmakta. Bu gibi çok nadir gelen taleplere, bu departmanımız yardımcı oluyor. Konaklanacak otellerden, transfer araçlarına kadar pek çok şeyi organize edebiliyor. http://www.ucaktarefakatci.com/ firması ile yapmış olduğumuz anlaşma ile, seyahate katılacak kişileri evinden alıp, uçakta veya seyahati boyunca eşlik edebilecek uzman kişiler de organize edilebiliyor, böylelikle seyahatte son derece konforlu bir seyahat gerçekleştirmeleri sağlanıyor.
Bazı ana destinasyonlarda grupla birlikte hareket etmekten ziyade, kişiye özel gerçekleştirdiğimiz ama grup fiyatlarına yakın pahalı olmayan paketler de sunabiliyoruz. Örneğin, Prag, Paris ve Budapeşte… İleride amacımız bu seyahat imkanlarını daha fazla destinasyonda yayabilmek, ancak bugünkü şartlarda yapabildiklerimiz şimdilik bu seviyede.
Bu konuda değerli tavsiyeleriniz bizleri de mutlu edecektir. Yeniden haberleşmek ve tanışmak üzere, saygılarımızı sunarız.



Sarp ÖZKAR
Marketing Department Manager


Büyükdere Caddesi 16 34360 Şişli / İSTANBUL - www.prontotour.com
T. (+90 212) 373 91 92 / D.(+90 212) 373 91 80 / F.(+90 212) 296 19 93


ETS TUR Firmasının verdiği bilgi

Sağlık/Bedensel Engelli Misafirlerimize Özel
Misafir memnuniyeti odaklı hizmet anlayışımızın en önemli adımlarından biri olan engelli misafirlerimize özel imkanlarımız ile sorunsuz tatil anlayışını geliştirmeyi planlıyoruz. Bu amaçla Sağlık/Bedensel Engelli misafirlerimizin tatillerini keyifle geçirmeleri için seyahatleri öncesi detaylı çalışmalar yapıyoruz.

Sağlık/Bedensel Engelli olarak tanımladığımız misafir grubumuz MS, diyabet, çölyak, kanser hastaları, böbrek rahatsızlığı olanlar, alerjik hastalar, yürüme-görme-işitme engellileri, yaşlı misafirler ve benzeri rahatsızlıkları nedeni ile özel hizmet sağlanması gereken kişilerdir.

Aileleriyle ya da yalnız tatile çıkan tüm engelli misafirlerimiz için;
1. Tesis denetimleri sonucu belirlenmiş en uygun seyahat seçeneklerini sunuyoruz.
2. Otel ve ulaşımı ihtiyaçlara göre organize ediyoruz.
3. Seyahat sırasında sunulacak yeme-içme hizmetleri konusunda bilgi veriyor, gerekli düzenlemeleri yapıyoruz.
4. Müze, ören yeri, şehir turları ve rehberlik hizmetleri hakkında taleplerinizi değerlendiriyoruz.
5. Seyahatiniz sonrasında ileteceğiniz fikirlerinizle sizlere daha iyi hizmet verebilmek adına hizmetlerimizi geliştiriyoruz.

Sizler için önemli olan her detay bizim için büyük önem taşıyor. Tüm istek ve eleştirilerinizle ilgili aşağıdaki formu doldurabilir ya da 444 1 739 numaralı Misafir Deneyimi İlişki Yönetimi ve Kalite Direktörlüğü Hattı'ndan bizi bilgilendirebilirsiniz



SONUÇ

Yapılan son araştırmalarda (Surrey Üniversitesi tarafından yürütülen Avrupa’da Erişilebilir Turizm adlı çalışma) Avrupa’da seyahat edecek potansiyel engelli turist sayısının 130 milyon kişi olacağı tahmin edilmektedir. Bunun 80 milyar eurodan fazla bir harcamaya tekabül edeceği hesaplanmaktadır.(T.Seyahat Acenteleri Birliği, 2014a).Bu hesaplamanın tüm dünya çapında yapıldığında ve bunların genellikle en az bir refakatçiyle seyahat ettiği düşünüldüğünde  bunun önemli bir pazar dilimi anlamına geldiği görülmelidir.   Böylesine bir pazardan pay almak isteyen seyahat ve turizm işletmecilerinin engelli müşterilerinin özel gereksinmelerini ve beklentilerini göz önünde tutarak hizmet sunmaları gerekmektedir. Halbuki yapılan çalışmalarda aksine olarak  engelliler daha fazla seyahat etmek istemelerine rağmen seyahat süresince karşılaştıkları bir çok zorluktan ve güçlükten dolayı bu ihtiyaçlarını çoğunlukla ertelemektedirler.
Bu konuda Ülkemizde bulunan önemli sektör şirketlerinin önemli bir kısmı engelli turizmi  konusunda yetersiz kalmakta, bu olguya yeterli derecede ilgi göstermedikleri  görülmektedir. Zira yukarıda da görüldüğü gibi beş firma yazımızla ve sorunumuzla ilgilenmiş ve bizi bilgilendirmişlerdir. Bazı firmaların bu konu ile ilgilendiklerini ve bu konuda çalışmalar yaptığını görmek bizi memnun etmiştir.
Bu ilginin diğer şirketlerde de olmasını arzulamaktayız. Seyahat şirketlerinin bu konuya eğilmesi ile bir çok tesisin konuya daha ilgili olacaklarını ümit ediyoruz.Bu arada belirtmek isterim ki Türsab konuya hiç ilgi göstermemiş, sorularımıza bir üst kuruluş olmasına rağmen yanıt verme zahmetine bile katlanmamıştır.


21 Ağustos 2015 Cuma

Bir Engellinin Sandığa Gidememe Öyküsü (Tempo Dergisi)



Oy kullanmak vatandaşlık hakkı. Ancak mimari engelleri olan kamu kuruluşlarının asansörsüz binalarındaki sandıklar, engellilerin oy kullanmasını çileye dönüştürüyor. Oysa bu sorunu çözmenin çok basit bir yöntemi var.

Oy kullanmak, 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşının hakkı. Aynı zamanda da zorunluluğu. Oy vermemenin cezası da var: 5 YTL. Can yakacak bir ceza değil ama adı üstünde: Ceza. Geçen günlerde, Levent Karagöz bize bir mektup yazıp engellilerin oy sandıkları başında çektikleri ‘ceza’yı aktardı.

 Levent Karagöz, 52 yaşında bir banka müdürü. 16 yıldır omurilik felçlisi olan Levent Bey, Serdar Bilgili’nin Tempo işbirliğiyle hazırlanan ‘Engellere Rağmen’ fotoğraf sergisi için de poz veren ‘22 Cesur Yürek’ arasında yer almıştı. Karagöz, mektubunda engellilerin çektiği vatandaşlık ıstırabını şöyle anlatıyor:

 “Bu yıl genel seçimler yapılacak. Anayasal bir hak olmasına karşın özellikle fiziksel engellilerin bu anayasal hakkını kullanmasında önemli güçlükler var. Genellikle altyapısı uygun olmayan okullarda sandıklar bulunuyor; bu da fiziksel engellilerin oy kullanmasına engel oluyor. Örneğin geçen seçimde oy kullanacağım sandık, Basınköy’deki ilköğretim okulunda ikinci kattaydı. Zemin katta bile olsa, girişindeki merdivenler nedeniyle giriş zorlukları olan okulun bir de ikinci katında oy kullanmanın ne kadar güç olduğunu sanırım takdir edersiniz. Neyse, sandık kurulu anlayışlı çıktı ve yetkisi dışında davranarak oy pusulasını aşağıya kadar getirdi de oyumu kullanabildim. Her zaman böyle anlayışlı ve cesur insanlarla karşılaşmak şansına sahip olunamayacağı gerçektir. Fiziksel engellilerin sandıklarının giriş katlarda tutulması bir çözüm olabilir…”

Ülkemizde yaşayan 8.5 milyon engellinin en az iki buçuk milyonu fiziksel engelli ve bu insanlar her seçim döneminde bu ızdırabı yaşıyor.

Eyüp Can’ın Köşe Yazısı (Hürriyet Gazetesi)




İnsanların, engelli insanların yaşadıklarını tam olarak bilmesi haklı olarak mümkün değil. Normal insanların zaman zaman yaptıkları tekerlekli sandalye ile gezme, kulaklarını tıkama ve gözlerini bağlayarak gezme gibi etkinliklerle de engelli yaşamayı birebir anlamak mümkün değil. Engelli insanların yaşadığı zorlukları ancak engellinin kendisi ve onunla yaşayan yakınları bilebilirler. Birazda onların akrabaları ve yakın komşuları. Bunun dışında belirttiğim gibi normal insanların bunları bilmesi mümkün olamamaktadır.
Ancak bunu anlamanın bir yolunun da bebek puseti kullananların olabileceğini, Eyüp Can’ın 16.01.2007 tarihli Radikal Gazetesindeki köşesinde yazının okumadan önce hiç düşünmemiştim. Eyüp Can bebeğinin pusetini kullanırken yaşadıklarından sorunlardan konuyu engelli insanların yaşadıkları zorluklara getirmesi ve yerinde bir irtibat kurması ile anlamış oldum. Bu yazının bir bölümünde Eyüp Can “İtiraf edeyim Türkiye’de engelli olmanın gerçekten ne demek olduğunu, yarın 4. ayını dolduracak kızım Şehrazat Zelda sayesinde öğrendim. Çok şükür Zelda’nın herhangi bir fiziksel engeli yok. Fakat ne zaman onu pusetine yerleştirip dışarı çıkarsak, eve kendimizi zor atıyoruz. Bir bebek arabasıyla İstanbul sokaklarında yürümenin neredeyse imkansız olduğunu kızımla yapamadığımız yürüyüşlerden sonra anlıyoruz.
Durum gerçekten vahim…
Kızım üç-beş ay sonra ayakları üzerine doğrulup annesi ve benimle yürüyüşe çıkabilir.
Peki ya hayatı boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum olan milyonlarca engelli?
Onlar kaderlerine küsüp evlerinde mi bekleyecek?” demektedir.
Bu yazısı üzerine yaşadığımız sorunları kendisine ilettim. Kendisi de bir jest yaparak yazımı 18 Ocak 2007 tarihli gazete köşesinde aynen yayınlayarak yaşadığımız zorlukları okurları ile paylaşmış.
Eyüp Can’ın köşesindeki yazısı şöyle;
4 aylık kızımla engelleri aşmaya gidiyoruz:

Engelleri aşmaya çalışan sergi

16 Ocak 2007
Oldum olası doğum günü kutlamalarından çok hazzetmedim.
Fakat yarın 4. ayını dolduran kızım Zelda’yla Dolmabahçe Sarayı Sergi Salonu’nda sürpriz bir kutlama yapmak istiyorum.
Kutlama dediysem öyle ‘pasta kesmek ve mum üflemekten’bahsetmiyorum.
Bebek arabasında kızımla birlikte yarın Tempo Dergisi’nin öncülüğünde hazırlıkları bir yıldır süren Serdar Bilgili’nin ‘Engelleri Kaldıralım’fotoğraf sergisini turlamayı kastediyorum.
Durun hemen ‘ne alaka?’ diyerek tepki göstermeyin anlatacağım.
Hafta sonu Serdar Bilgili ile birlikteydik. Pazartesi akşamı açılan sergisinin son hazırlıklarından dolayı heyecandan yerinde duramıyordu.
Öyle ki bir ara ‘inan bugüne kadar yaptığım hiç bir şey beni bu kadar heyecanlandırmadı’ dedi.
Ne milyon dolarlık iş görüşmeleri, ne de başkanlığını yaptığı dönemde Beşiktaş’ın şampiyon olması!
Elbette bu başarılar çok kıymetli.
Fakat Serdar Bilgili tüm yaptığı işlerin dışında ilk defa toplumsal bir soruna sanatçı duyarlılığı ile alabildiğine çıplak bir biçimde parmak basma şansını elde etti.
Nitekim çektiği fotoğraflar, Türkiye’de engellilerin yaşadığı engelleri aşmak için çok önemli bir fitili ateşledi.
Tempo’nun kararlı yayınları ve serginin insanı allak bullak eden fotoğrafları, ilk defa bu sorunu ‘acıyarak’ değil, gündelik yaşamın içinde tutkuyla varolarak görmemizi sağladı.
Dolmabahçe Sarayı’na gidin ve görün sergiyi.
Tüm çıplaklığı ile yaşama sarılan o insan yüzlerini-bedenlerini gördükten sonra ‘acınacak olan engelliler değil, duyarsızlığımız ve yasasızlığımızla onları toplumsal yaşamın dışına iten bizleriz’diyeceksiniz.
Bedenlerin cesurca sergilendiği fotoğraflara baktıkça, onları işte-sokakta-parkta kamusal hayatın her alanında neredeyse gizlenmek zorunda bırakan zihniyete lanet edeceksiniz.
Düşünün öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bugün Türkiye’de kaç engelli olduğunu bile tam olarak bilmiyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 1 milyon 772 bin engelli vatandaşımız var. Resmi olmayan istatistikler ise bu rakamın 8 milyonun üzerinde olduğunu söylüyor.
Peki nerede bu insanlar?
Evlerinde!
Çünkü ne sokaklarımız, ne yollarımız, ne parklarımız, ne okullarımız, ne de iş yerlerimiz onların evden çıkmalarına müsaade ediyor.
Genel nüfusun %13’ü okuma yazma bilmezken, engellilerde bu oran %36.
Dahası sayıları 8 milyonu geçen engellilerin %78’i işgücüne dahil değil.
Türkiye bu ayıptan kurtulmak için 2005 yılında Özürlüler Yasası çıkardı. Fakat kamusal alanın özürlülere uygun hale getirilmesi için 2012’ye kadar süre verildi.
Yasa çıkalı neredeyse 2 yıl oldu. Çıkan yönetmelikler bırakın yasanın kademeli olarak uygulamaya geçmesini adeta işlemez hale getirdi.
Çalışma hayatında dezavantajlı grup olarak değerlendirilen engellilere destek olmak isteyen işverenlere vergi ve kıdem avantajları getirilecekken, yönetmelikler işverene hiçbir teşvik içermeden çıkarıldı. Tam tersi yükümlülükler getirdi.
Bir anlamda nüfusumuzun %10’undan fazlasına en az 7 yıl daha evinizde bekleyin denildi.
İşte Tempo ve Serdar Bilgili, bu milyonlarca engelli arasından yüzlercesini fotoğraflayarak en zayıf görünen bedenleri üzerinden; hayır evimizde değil, olmamız gereken yerde bekleyeceğiz’ mesajı verdi.
İtiraf edeyim Türkiye’de engelli olmanın gerçekten ne demek olduğunu, yarın 4. ayını dolduracak kızım Şehrazat Zelda sayesinde öğrendim.
Çok şükür Zelda’nın herhangi bir fiziksel engeli yok.
Fakat ne zaman onu pusetine yerleştirip dışarı çıkarsak, eve kendimizi zor atıyoruz.
Bir bebek arabasıyla İstanbul sokaklarında yürümenin neredeyse imkansız olduğunu kızımla yapamadığımız yürüyüşlerden sonra anlıyoruz.
Durum gerçekten vahim…
Kızım üç-beş ay sonra ayakları üzerine doğrulup annesi ve benimle yürüyüşe çıkabilir.
Peki ya hayatı boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum olan milyonlarca engelli?
Onlar kaderlerine küsüp evlerinde mi bekleyecek?
‘Engelleri Kaldıralım’ sergisini gördükten sonra benim cevabım‘Hayır!’
Eminim yarın sergiye birlikte gideceğim kızım da pusetinden resimleri izlerken bana hak verecek.
Çünkü Serdar Bilgili sadece fotoğrafları çekmekle kalmamış sergi salonunu girişinden itibaren kızımın puseti, engellilerin tekerlekli sandalyeleriyle ‘hiçbir engelle karşılaşmadan’ dolaşabileceği bir mekana dönüştürmüş.
Zaten hafta sonu son hazırlıkları yaparken yaşadığı telaş bu yüzdenmiş.
Çok minik bir maliyetle kaldırımlara iniş çıkış için rampalar koydurtmuş. Merdiven engelini aşmak için alternatif güzergahlar çizmiş. Tuvaletleri engellilerin kullanabileceği standarda yükseltmiş.
Sadece fotoğraflarda değil, mekanda da engelleri kaldırmış.
Kızıma bundan daha güzel bir 4. ay sürprizi olabilir mi?
Hürriyet Gazetesi: 4 aylık kızımla engelleri aşmaya gidiyoruz: Engelleri aşmaya çalışan sergi

‘Özürlüysen evinde otur be adam!’

18 Ocak 2007
Hiç adetim değil.
Normalde köşemi bütünüyle bir başkasına ayırmam.
Fakat ‘Engelleri aşmaya çalışan sergi’ başlıklı yazım üzerine öylesine yalın ve çarpıcı bir mektup aldım ki, tamamını yayınlamasamLevent Karagöz’ün şahsında tüm engellilere haksızlık etmiş olacaktım.
İşte 4 aylık kızımla yaşadığım zorlu mücadelenin ötesinde Türkiye’de engelli olmanın ne demek olduğunu tüm çıplaklığı ile yüzümüze tekrar çarpan o yazı.
 Sayın Eyüp Can;
Yazınızı okudum. Bu konuyu köşenize taşıdığınız için teşekkür ederim. Bu kampanya ya katılan bir engelli olarak öncelikle Tempodergisine ve özellikle özel bir insan olan Nuray Soysal ve onun cana yakın ekibine aracılığınızla teşekkür etmek isterim.
Ayrıca Serdar Bilgili’ye de verdiği emekler için teşekkür ederim.
Bu kampanyaya katılmaktaki en önemli amacım diğer engelli insanlara somut bir örnek olabileceğim yaklaşımıdır.
Yoksa devletin, belediyelerin, toplumun konuya dikkatini çekmek değil.
16 senelik bir engelli olarak bu kurumlardan maalesef pek ümitli değilim. Sizinde yazdığınız gibi düzenleme yapmak için 7 sene süre tanınması bile tek başına bir samimiyetsizlik. Size şimdiden söyleyeyim 7 sene sonrada bir şey yapılmayacak ve 5 sene daha ek süre tanınacaktır.
Çok uzun yazmak istemiyorum ama sadece son birkaç ayda yaşadığım bazı somut örnekler vermek istiyorum. Bırakın gezip tozma yerlerinin (sinama tiyatro, sergi salonları, müzeler  vb gibi yerler) durumunu, mecbur olarak gitmek zorunda olduğumuz yerlerden bahsedeceğim.
Lütfen çocuğunuzun 5. ayında pusetinizi alın Bakırköy Adliyesine gidin aracınızı nereye park edeceksiniz, adliyeye nasıl ulaşacaksınız bir bakın?
İçeriye girmeye bir çalışın kapısı olmayan daha doğrusu iptal edilen bu binaya nasıl giriliyor nasıl çıkılıyor bir görün. Ve de 2. kattaki bir duruşmaya götürün bebeğinizi bakalım nasıl çıkacaksınız o merdivenleri, puseti devirip bebeğinize bir şey olmamasını nasıl sağlayacaksınız?
Tebligatta diyor ki gelmezseniz polis zoru ile gelirsiniz. Hakime bildiriyorsunuz durumunuzu ‘birkaç adam tutsunlar çıkarsınlar’yanıtını alıyorsunuz.
Bir dahaki çağrıda polisi beklemeyi ve zorla götürülmeyi tercih edersiniz.
Nasıl olsa onlar çıkartmak zorunda!
Yine Bakırköy devlet hastahanesine gidin, aracınızı nasıl park edeceksiniz?
Sayın doktorlara özel parklar ayrılmış ama bir özürlü araç parkı yapılmamış.
Çektiğimiz eziyeti gördüğü halde kılını kıpırdatmayan otopark sorumlusu, ‘yukarıda yer alan ufak bir yerde aracınızı park edin’diyor ama yer bulmanız mümkün değil!
Ayrıca bulup ta park etseniz aracınızın arkasına birisinin park etmesi ve orada birkaç saat beklemeniz çok muhtemel…
Önümüzde secim var ve pek tabi olarak oy kullanacağımız sandık geçen seçimde olduğu gibi 4. katta olacak ve biz anayasal hakkımızı kullanmakta zorluk çekeceğiz.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Sadece başıma gelenleri aktarıyorum.
Mesela özürlü raporu veren servis, asansörü çalışmayan hastahanenin 4. katında olabiliyor bu ülkede. Ya da bir alış veriş merkezinde engelli olduğunuz için normal asansör yerine yük asansörüne yöneltilebilirsiniz.
Karayolunda ceza yazan polis, aracınızı kuyruğun uçuna gönderebilir ve cezayı ödemek için aracına gelmenizi  söyleyebilir.
Rezervasyon yaptırıp 5 yıldızlı otele gidersiniz ama banyo kapısında tekerlekli sandalyeniz  sığmayabilir.
Özürlü park yerinde her zaman normal araç sahiplerinin park ettiğini görebilir, bir katlı bir iş merkezinde boş asansör için 15 dakika bekleyebilirsiniz.
Dahası hiç bir insan oradan çıkıp ta size öncelik tanımaz.
Bir trafik memuru tüm gücüyle size ‘Özürlüysen evinde otur be adam’ diye bağırabilir. Belediyenin sosyal tesislerinde sizi bir merdiven karşılayabilir!
Fazla zamanınızı almamak için örnekleri uzatmıyorum ama lütfen şunu da göz önünde tutunuz. Bunlar meslek sahibi, maddi durumu orta düzeyde olan, yüksek okul mezunu ve İstanbul’da yaşayan bir özürlünün tespitleri.
Varın ufak bir taşra kasabasında yaşayan  geliri olmayan engellinin durumunu bir düşünün.
Gelin bu işin adını net koyalım: Bu zihniyet tek kelimeyle ayırımcılıktır. İnsan hakkı ihlalidir. BM İnsan hakları beyannamesi, Avrupa birliği mevzuatları, Anayasamız hepsi bu konuya yer ayırmış. Ama ülkemizde uygulama çok çok yetersiz.
‘Bir tane insan hakları ihlali vardır o da kişiye farklı davranmaktır’ diyor Prof.Dr.İonna Kuçuradi
Lütfen bebeğiniz büyüyene kadar bizim yaşadıklarımıza benzer şeyleri siz de tecrübe ediniz. Yazılarınız belki bazılarını bir şeyler yapmaya zorlar.
Ama dikkat edin kızınızla engelleri aşmaya çalışırken bir trafik memuru da çıkıp size; ‘çocukluysan evinde otur be adam!’ diyebilir.
Der mi der!

Engellere Rağmen (Tempo Dergisi)

Yönettiği Şubeye Sihirli Değnek Olan Bankacı


On yedi yıl önce geçirdiği omurilik iltihabı nedeniyle tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren Levent Karagöz, başarılı bir bankacı. Son görevinden önce yönettiği banka şubesi, Türkiye çapında en iyi beşinci şube olmuş.
Levent Karagöz’ün Akaret Evleri’nde çektiğimiz fotoğraflarını Serdar Bilgili’nin dizüstü bilgisayarında seyrederken, o fotoğraflara “yanlızlık” ismini verdim. Levent bey yanlız mı? Hiç değil. 25 yıllık, ona her baktığında gözleri aşkla parıldayan eşi; çevresindeki her şeyi merakın engel olmadığı bir çekingelikle izleyen 20 yaşında bir kızı; yanımızda efendi efendi oturan –ama bakışları her an sıkı bir espri patlatacakmış gibi duran– 22 yaşında bir oğlu var. Sadece fotoğrafın çekildiği alandaki boşluk değil, Levent bey’in o vakur, sessiz duruşu da bende “yanlızlık” duygusu uyandırıyor.
Levent karagöz sessiz biri. Sorulara kısa cevaplar vermeyi, çoğu zaman da konuşmak yerine, gözlüklerinin ardından gülümseyerek izlemeyi tercih ediyor. Bu sessizliği, sadece Serdar Bilgili ile girdiği Beşiktaş muhabbetleri bozuyor. Belli ki sıkı bir Beşiktaş taraftarı, maçları kaçırmıyor, sporcuları ve yönetimi yakından takip ediyor. Oğlu Sercan da babası gibi Beşiktaşlı, ama o lafa karışmak yerine saygılı bir sessizlikle izliyor, iki yetişkinin futbol sohbetlerini.
Çocuklarının saygı ve sevgi dolu bakışlarını gördüğümde, Levent Karagöz’ün iyi bir baba olduğunu düşünüyorum. Belli ki ailede mükemmel bir görev dağılımı var.
Levent Karagöz’ün babası Denizlili, annesi Trabzonlu. Babasının kaymakamlık görevi yaptığı Rize çayeli’nde 1954 yılında dünyaya gelmiş. Bugün Gazi Üniversitesi olan Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni bitirmiş. Mastırını da aynı üniversitede yapan Karagöz, okulu bitirdikten sonra Emlak Bankası müfettişlik sınavlarına girip kazanmış.
Bir süre müfettiş olarak çalıştıktan sonra, 1981 yılında Ankara’da evlenen Karagöz, sabit göreve geçmiş ve İstanbul’a yerleşip Emlak Bankası Mecidiyeköy Şubesi Müdür Yardımcısı olarak göreve başlamış.
1984 yılında Sercan, 1986 yılında da kızı Gizem dünyaya gelmiş. Sercan İTÜ elektrik mühendisliği, Gizem de Haliç Üniversitesi’nde grafik tasarım eğitimi alıyor.
Levent Karagöz’ün engelli olma öyküsü 17 yıl öncesine dayanıyor. Şiddetli bel ağrıları şikayetiyle uzmanlara giden Karagöz için her seferinde farklı teşhisler konmuş. Sonunda bacaklarına felç indiğinde bel fıtığı olduğuna karar verilmiş, hemen ameliyata alınmış. Amaliyatta omurilik iltihabı olduğu belirlenmiş.
Ameliyattan çıktığında göğüs altından itibaren felç olan Levent bey, bir süre İstanbul’da ardından da Ankara GATA’da tedavi görmüş. Bu tedaviler sayesinde felç, basen altına kadar indirilebilmiş.
Tüm bu tedaviler ve amaliyatlar, işinden uzun süre uzaklaştırmamış Levent Bey’i. Çalışabilir duruma geldiğinde, işinin başına dönmüş, bir süre sonra da Emlak Bankası Ataköy Atrium Şubesi Müdürü olmuş.
Levent Beyin çalışmaları ile Atrium Şubesi, o dönem en başarılı şubeler beşinci sırada yer almış.
Emlak Bankası ile Ziraat Bankası’nın birleşmesinden sonra Ziraat Bankası Bakırköy Şubesi Müdürlüğü görevini üstlenen Levent Karagöz, halen bu görevde.
Levent Bey’le çekim arasında yaptığımız sohbetlerde, engelli olmanın aslında epey masraflı bir durum olduğunu öğreniyoruz. Protezler 5 bin TL den başlıyor. Omurilik felçlilerin ayakta durmasını sağlayan bir aparat 14 bin TL cıvarında.
Tuna Kiremitçi

Gizem Karagöz “Engelliler için SALT Beyoğlu”


SALT Beyoğlu, istiklalden tünele doğru inerken sağ tarafta bulunan tarihi ve aynı zamanda çok modern mimariye sahip bir yapı. Yapının geçmişi 1850-1860’lı yıllara uzanıyor. İlk olarak giriş bölümü ticarethane olarak kullanılmış. Fakat ilerleyen yıllarda Beyoğlu’nun nüfusu azalınca yapı kullanılmaz hale gelmiş ve bundan sonra siyasi ve sanatsal amaçlı kullanılmaya başlanmış. SALT Beyoğlu 2011 yılında açıldığından beri içerisinde sergiler devam ediyor bunların yanı sıra sosyal alanlar ve üst katında bulunan kocaman bir kütüphanesi ile sizleri mest ediyor.
Daha fazla detayına http://tr.wikipedia.org/wiki/SALT adresinden ulaşabilirsiniz.
Aynı zamanda Beyoğlunda bulunan şubesi dışında İstanbul içerisinde Galata’da ve Ankara Ulus’da bulunuyor.









Farklı sergilerin yanı sıra konferans alanları, gösterimlerin olduğu açık sinema, söyleşiler, etkinlikler ve performanslarıda içerisinde barındırıyor.





SALT 4 kattan oluşan bir yapı. Giriş katından itibaren ilk 3 katı sergilerden oluşuyor. En üst katında ise Robinson Crusoe 389 Kitabevi ve bahçe bulunuyor. Kitabevinde Türkiye ve yurtdışından güncel ve temel yayınların yanı sıra SALT’ın kitapları, etkinlik ve sergilerde işbirliği yapılan kişilerin çalışmaları ile SALT için özel tasarlanan hediyelik eşyalar satışa sunuluyor



Yine aynı katta Robinson Crusoe 389 Kitabevi ‘nin hemen yanında, mimar/sanatçı Fritz Haeg tarafından düzenlenen ufak ama sevimli bir bahçe bulunuyor. Sebze, meyve ve bitki yetiştiriliyor.


SALT Beyoğlu’na giriş ücretsiz. İçerisinde 2 adet asansörü var. Asansörün yanı sıra da engelliler için merdivenlere cihaz da koymuşlar.





Garanti Bankasının kurucusu olduğu İstiklal caddesi üzerinde bulunan SALT Beyoğlu ev sahipliği yaptığı sergiler ve etkinlikleri bizlere sunması ayrıca engelliler için gösterdikleri özenden dolayı teşekkür ediyorum.

Her gün saat saat etkinlikler gerçekleşiyor. Hepsini kendi sitesindeki takvim bölümünden takip edebilirsiniz.

http://saltonline.org/tr/agenda/2015/04

Gizem KARAGÖZ

Ins: bonjourfunday

saltonline.org/

Gizem Karagöz “Perili Köşk / Borusan Contemporary “


Perili Köşk sahilde yürürken veya arabanızla gelip geçerken mutlaka gözünüze çarpmıştır. Rumelihisarı’nda tam ikinci köprünün yanında gösterişli mimarisi ile dikkat çeken ve geçmişi 1910 yıllarına uzanan tarihi bir yapı.
Açıkcası ben Sergi için gitmeden önce adının Perili Köşk olduğunu bilmiyordum. Bu yapı hakkında tek bildiğim Borusan Holdinge ait olduğu ve iş yeri olarak kullanıldığı idi.
Kısaca tarihinden söz edersek. Bu yapı daha öncelere dayanan ismi ile, Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın Başyaveri olarak görev yapan Yusuf Ziya Paşa’ya ait.  Köşkü’nün yapımına 1910’lu yıllarında başlanmış. Paşa vefat ettiği tarih 1926 yılına kadar ailesi ile birlikte köşkte yaşamaya devam etmiş. Paşanın ölümünden sonra ise ailesi 1993 yılına kadar köşkte oturmuşlar. Köşk yapım zamanında başlayan Birinci Dünya savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa katılımı sebebi ile tamamlanamamış. Yarım kalan yapının tamamlanamamasından dolayı iki katı boş kalmış. İsmi ise be sebepten “Perili Köşk” olarak anılmaya başlanmış. Aynı zamanda faaliyetlerini de burada sürdüren Borusan Holding 2007 yılından itibaren köşkü, 2030 yılı sonuna kadar kiralamış.
Tam detayını paylaştığım linkten de okuyabilirsiniz. Perili Köşk’ün tarihi
Ben haftasonu gitmek için sergi araştırmaları yaparken denk geldim. Perili Köşk ismini anımsamadığım için adresine baktım ve orası olduğunu o zaman anladım.
Engelliler icin çok uygun yapılmış. Biz arabamızı ara bir sokakta çekip yürüdük ama engelliler için kapıdaki görevliye sorduğumda yan cafelerin valelerine bırakabilineceğini söyledi. Kendi kapılarında giriş çıkışı engellediği için müsade edilmiyormuş.
Köşkte düzenli olarak sergiler oluyor. Normalde giriş ücreti 10 tl. Fakat engellilere ve refakat eden bir kişiye ücret alınmıyor. Benim gittiğim ve hala şuan güncel olan 3 adet farklı sergi var bu köşkte. Aynı zamanda burası bir ofis. Bu sebepten orada aldığım bilgiye göre hafta içi ziyaretçiye kapalı. Sergiler bütün katlarda mevcut. Hem eserleri görürken hem de ofisleri, odaları, çalışma alanlarını da görüp gezebiliyorsunuz. Gezdiğiniz her katın ayrı bir büyüsü var bu köşkte. Bunun en büyük sebebi muhteşem bir manzaraya sahip olması.


İçerisinde çok modern bir asansörü var. Teras katına kadar çıkmıyor. Asansör ile bir alt katta iniyorsunuz. Buraya kadar geldim o manzarayı göremicek miyim diye düşünmeyin. Onuda düşünmüşler ve o son bir kat için merdivene engelli çıkarma mekanizmasını koymuşlar. Böylece buyrun size seyri harika, uçsuz bucaksız bir İstanbul manzarası.





Manzaranın keyfini birde kahve eşliğinde çıkarmak isterseniz. Köşkün içinde bulunan Müze Cafe’yi tavsiye ederim. Yine haftasonları açık olan bu cafede birşeyler atıştırıp, kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Yapmak istediğiniz organizasyonlarınız ve davetleriniz içinde sizlere yardımcı oluyorlar.

Sanatla bütünleştirdikleri bu güzel köşkün kapılarını bizlere açan Borusan Holding’e göstermiş oldukları özen ve hassasiyet hem de sundukları sergiler için kendi adıma teşekkür ediyorum.

ins: #bonjourfunday

Gizem KARAGÖZ

Duayen yazar Hıncal Uluç’un Sabah Gazetesinde yayınlanan “ya biz utanma engelliler” adlı yazısını kendisinin izni ile sizlerle paylaşmak istiyorum.






Ya biz Utanma Engelliler!..

Hafta sonu eve kapandım. Birikmiş gazeteleri devirmek için.. En çok yazı hangi konuda yazılmış, inanmazsınız.. Engelliler..
Hemen her gazetede haberler, köşe yazıları..
Efendim Dünya Engelliler Günüymüş de..
Engelliler.. Bu ülkede gerçek azınlıklar.. Gerçek ayrımcılık kurbanları.. Gerçek ezilenler..
Kimse kızmasın.. Sokak köpekleri, kedileri kadar arayanı, soranı, koruyanı olmayanlar..
Hemen her gazetede ayni fotoğraf vardı..
Dünya Engelliler Günü dolayısıyla bir engelli, Kırklareli Valisi'ni ziyaret ediyor. Nerde?.. Vilayet Konağı'nda..
Aslında o özel günde Vali'nin engellileri ziyaret etmesi gerek.. Güldürmeyin beni..
Fotoğrafta, iki ayağı da tutmayan engelli, merdivenleri sürünerek tırmanırken görülüyor.. Vilayet Konağı'nda sürünen engelli..
Çünkü vilayet konağında engelliler için kolaylık sağlayacak bir düzenleme yok.. Tekerlekli sandalyenin itilebileceği bir rampa, ya da asansör.. Belki asansör vardır da, Sayın Vali kullanıyordur sadece..
1994'ü hatırladım. Dünya Kupasına koltuk değnekleriyle gitmiştim. Vurulan bacağım alçıdaydı. Los Angeles'te stadyumun etrafında bir park vardı. Parkın içinde de basın merkezi.. Merkezden maça yaklaşık bir, bir buçuk kilometre yol.. Bisiklet bile yasak. Parkın içinde herkes yürümek zorunda..
"Siz merak etmeyin" dedi, Amerikalılar. Hani şu golf arabaları var ya, hava alanlarında falan da kullanılan. Öyle bir araba tahsis ettiler emrime.. Kazım, beni oto parka bırakıyor. Golf arabası alıyor, merkeze.. Oradan, ne zaman istersem maça.. Maç sonu bekliyor beni, merkeze ve oto parka götürmek için..
Yazılı, görüntülü, beş bine yakın gazeteci var, bendeki forsa bakın..
İlk gün maça gittik ki, statta kapalı tribün yok. Basın tribünü güneşin altında. Alçının altında üç aydır su yüzü görmemiş bacak terleyince bir kaşınıyor.. Derhal basın merkezine döndüm. "Burası güneşin altı.. Oturamam" dedim.. Stadın planını bilgisayar ekranına getirdiler.. En arkada, millet dışarı düşmesin, ya da atlamasın gibisinden bir koruma yapmışlar. Tente bir kuşak sarıyor, tribünün en arka sırasını.. En yukarıdaki sıraya oturursan, gölgedesin. Ama o sıralar biletli. Yerler aylar öncesinden satılmış..
"Siz merak etmeyin" dediler.. Ne yaptılar bilmiyorum.. Bir saat sonra haber geldi. Oradan yerim ayrılmış. Bütün maçları oradan izleyebileceğim..
"Tamam da, 88 basamağı nasıl çıkacağım" dedim..
"Şeref Tribünü asansörünü kullanacaksınız. Golf arabanızı kullanan arkadaş sizi yerinize kadar götürecek, gereken izinler alındı" dedi.. Tüm maçlara öyle gittim. Final geldi çattı.
Bir gün evvel, golfü kullanan arkadaş yanıma geldi. "Yarın maça iki saat önce gideceğiz" dedi.. "Çünkü yarın Başkan maça geliyor. CIA, asansörü sabahtan devralacak, yarın kimse asansörü kullanamayacak. Sizin için özel izin alındı. Ama iki saat önce olma kaydıyla.. Merak etmeyin sıkılmazsınız. Zaten kapanış töreni gösterileri var.."
Final günü asansörü bir Clinton kullandı, bir de ben..
O sene İstanbul'da oy vermeye gitmiştim. Bir ilkokula.. Benim sandık en üst kattaydı. Asansör yoktu. Engelliler için önlem de alınmamıştı. Tekerlekli sandalyemi 6 arkadaş yüklendiler. En üst kata öyle çıkıp inmiştik.
AKM'de gala vardı. Gittik. Kat kat merdivenlerden gene tekerlekli sandalyemi altı arkadaş kucakladı. Çünkü AKM'de engelliler için önlem yoktu. Yıllar sonra öğrendim ki, aslında varmış, ama kullanmak kimsenin aklına gelmemiş, unutulmuş.
Amerika'da genelli olmakla, Türkiye'dekinin farkını yaşayarak görmüştüm.
Bir kaç yazı yazdım, dönünce.. Sonra alçım çıktı. Normal yaşamıma döndüm ve bitti. Damdan düştüğüm halde bitti..
Bu yıl mart ayında TIM'de "Esirgeme" diye bir gece yaşadık. 17 Mart'ta bütün gece nasıl ağladığımızı yazdım, yanımdaki Korcan Karar'la..
Galatasaray Engelli Takımının Yavuz Bingöl'e eşlik ettiği Kara Tren'de.. Görmeyen Şilay Turan'ın Lale Devri'nde.. Tekerlekli sandalyedeki Yıldız Aktürk "Sorma" diye harikalar yaratırken..
"Anlat arkadaşımı söyleyen Sevda Bozbey konuşurken..
"Ben Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirdim. İngilizce ve İspanyolca biliyorum. Ama işsizim. 2 yılda bir yığın yere baş vurdum. Bir yığın CV (Özgeçmiş) yolladım. Mülakata gittim.. Beni dinlediler dinlediler 'Senden iyi telefon memuresi olur' dediler.. Kör oldunuz mu, size iş yok.. Olan da, bankamatik memuru.. 'Git maaşını çek, ama buraya gelme' diyorlar.. Çünkü engelliler görüntüyü bozuyor onlarca" diye yazmışım o gün..
Sonra ne olmuş.. Sonra ne yapmışım?.. Korcan Karar, televizyonda ne yapmış?.
Engelliler Günü'nde tonla haber ve yazı yayınlayan medya ne yapmış?.
Sevda Bozbey iş bulmuş mu mesela?. Merak etmiş miyim?..
Engelli sporcular dünya çapında başarılara ulaşmışlar, marttan bu yana.. Tonlarla spor sayfası yapan gazetelerimiz, Guti'nin sevgilisine ayırdıkları yerin onda birini, bu engellere rağmen kazanılan zaferlere vermemişler.
Türkiye Engelliler için sadece nutuk atıyor yıllardan beri.. Sadece bir gün yazıp unutuyor gazeteci.. Kılını kıpırdatmıyor, siyasetçi. Parmak oynatmıyor bürokrat..
Sokaklarında en az engelli görülen ülkeyiz. Çünkü, körümüz, topalımız sokağa çıkamıyor. Çünkü yerel yönetimler dahil, engelliler için bir şeyler yapan yok.. Yapılanlar da göstermelik. İşe yaramaz..
Bu ayıp bize yeter mi?.
Yetmez..
17 Mart tarihli yazımın son satırlarını okumak ister misiniz?.
"Sahnede gördüğüm her engel, sahip olduğum, ama sahip olduğum için farkına varmadığım gerçek zenginliklerimi anlattı bana..
..Ve de bu ülkede, engellilere destek olmak, onlara insanca yaşama hakkı vermek için hiçbir şey yapmadığımızı..
1994 yılında tekerlekli sandalye ile gitmiştim Amerika'ya.. Krallar gibi yaşatmıştı beni, engelli olmam.. Amerika Başkanı ile ayni koşulları vermişlerdi bana.. Türkiye'deki engelli 5.5 ayımın her günü cehennem olurken..
Farkı en iyi bilenlerden biriydim.. Ama ne yaptım?..
Ne yaptık?..
'Bu gece bize fırsat verildiğinde neler yapabileceğimizi gösterdik' dedi engelliler.. Harikalar yaratarak gösterdiler de gerçekten..
Ama unutacağız..
Yıllardır unuttuğumuz gibi, gene unutacağız!..
Çünkü asıl engelli olanlar bizleriz..
Hatırlama engellisi!.. Unutma özürlüsü bizler!."
"Unutacağız" demişim, 17 Mart günü.. Sözümü tuttum ve unuttum.
Çünkü asıl engelli benim.. Biziz.. Tüm medya..
Biz aslında Utanma Engellisiyiz!..

20 Ağustos 2015 Perşembe

ENGELLİLER İÇİN BARTIN, AMASRA, SAFRANBOLU, KASTAMONU, ILGAZ





Bartın

Çocukluğum iki senesini geçirdiğim Bartın’a yıllar sonra engelli gözü ile ziyaret ettim. Bütün yerleşim yerlerinde yaşanan sorunların aynen burada da geçerli olduğunu belirtip, Bartın’ın önemli bir tatil merkezlerindeki gözlemlerimize geçelim.

İnkumu



Sahil boyunca yer alan caddede boydan boya tekerlekli sandalye ile rahatça gezebilirsiniz. Sandalye için düzenlemeler yapılmış. Yeme içme yerleri de müsait. Tanıtım sayfalarında engelliye uygun notu bulunmasa da bazı tesisler oldukça müsait. Ben Sunset otelde kaldım. (İki kişi için yaklaşık 200 tl) Fazla bir sorun yaşamadım.Denize girmede zorluklar yaşanır. Zira kumsalı aşıp denize ulaşmada bir önlem göremedim.
Karadeniz’de tatil yapmak isteyen engelliler için bir seçenek olarak düşünebilirsiniz.

Amasra

Batı Karadeniz bölgesinin en önemli tatil bölgesi olan Amasra genel olarak tekerlekli sandalyeye uygun sayılabilir. Bu ifade ile tamamıyla uygun manasını çıkarmayın. Biliyorsunuz bizler bu konulara ülkemizde dört dörtlük bir yerleşim yeri bulmamız mümkün değil. Ufak tefek düzenlemeler olması bile bize yeterli gelebiliyor. Amasra’nın içinde sahilde büyük limanda ve küçük limanda gezebilmek ve yeme içme ihtiyaçlarını karşılamak mümkün. Burada da engelliye uygun bir tesis bulamadım. Kaldırımların işgal altında olması (aslında kaldırım yükseklikleri uygun yapılmıştır), parke yollar ve yokuş sokaklar bizlere önemli zorluklar yaşatmıştır. Tarihi çarsının olduğu dar sokakta kalabalıkta güçlük yaşanacağı olasıdır.


Yollarda engelli araç park yerlerinin bulunduğu ve limandaki park yerinde iyi korunan engelli oto park yerinin bulunması bize olumlu bir intiba yaratmıştır
Günübirlik bir gezinti yapma amacıyla buraya gelebilir ve güzel bir gün geçirebilirsiniz.



Safranbolu


İşte tekerlekli sandalye ile gidilmemesi gereken yerlere iyi bir örnek. Gezmeniz mümkün değil. Sadece araba ile bir tur atıp önemli bir yere sahip olan meşhur evleri uzaktan görebilirsiniz. Ne içlerine girebilir nede taşlı yolları nedeniyle çarşısında gezebilirsiniz. 


Ancak benim yaptığım gibi bir kahvede oturup ( oda Araçınıza park yeri bulabilirseniz. Zira engelli araç için ayrılmış hiçbir park yeri bulunmamaktadır.)güzel bir Türk kahvesi içebilirsiniz. 


Kısaca yolunuzun üstünde ise sadece içinden geçip etrafı izlemekten başka bir şey beklemeyin.

Kastamonu - Ilgaz

Batı Karadeniz’in bu güzel ve şirin ilinde tekerlekli sandalye ile  boydan boya şehri gezmeniz mümkün. Bu gezi sırasında şehrin önemli yerlerini görme imkanına sahip oluyorsunuz. Cana yakın ve yardımcı insanları ile Kastamonu da iyi bir intiba edindik. Araç parkı konusunda özel bir yer olmadığından zorluk yaşadık.
Nasrullah cami avlusunda şadırvandan su içen güvercinleri izledik ama cami onarımda olduğundan içine giremedik. Burada bu camide kurtuluş savaşında halkın desteğini sağlamak  için burada vaazlar veren Mehmet Akif Ersoy’u minnetle andık.


Nasrullah Camiinin hemen arkasında yöresel eşya ve gıda maddesi alabileceğiniz tezgahlar bulunmaktadır. Rahatça gezilip alış veriş yapılabilir.


Kalesini ancak uzaktan görebilirsiniz içine girmemiz mümkün değil. Atalarımız zamanında bunları yaparken bizleri düşünmemiş !!!!. Ama günümüzde de bizleri düşünmeyen yetkililerimiz yok değil.Şehri yukardan gören saat kulesindeki basamakların yanında bir rampa yapılmaması,gene müzesinin girişine rampa konulmaması gibi.






Müzesinde taş lahitlerin yanında Büyük Önderimizin özel eşyaları da bulunmaktadır. Biliyorsunuz Atamız Kastamonu’ya özel bir önem vermiş ve Şapka devrimini burada yapmıştır. Müzesinde On’a özel bir  yer ayrılmış ve hatırası yaşatılmaktadır. Müze hakkında Kastamonu Müzesi linkinden bilgi alabilirsiniz. Ama ne yazık ki bu tanıtımda Atatürk’ten ve içindeki eşyalarından bahsedilmemiş olması beni çok üzdü. Nedir bu davranışın sebebi cidden anlamakta zorlanıyorum. Belirttiğim gibi Tekerlekli sandalye için girişe rampa olmaması önemli bir sorun. Ancak Müdüründen Güvenlik görevlisine kadar güzel insanların candan yardımı ile Müzeye girebildik. Ama üst katına çıkmamız mümkün değildi. Bu olumsuzluğun giderilmesi için Turizm ve Kültür Bakanlığına detaylı bir yazı yazdım. İnşallah yetkililer bizler için kısa zamanda bir düzenleme yaparlar. Ümitli miyim derseniz maalesef hayır.İnşallah yanılırım ama daha önceki girişimlere bakarak umutlu olmam için bir örnek bulunmamaktadır. Zira oradaki görevliler ve engelli kuruluşları da girişimlerde bulunmuşlar ama netice alamamışlardır.







Bu arada oradaki görevlilerden aldığım (görevlilerin benden  belirtmemi istedikleri bir bilgi) ve bana da inandırıcı gelen bir bilgiyi sizlerle paylaşmak isterim. Bu Çanakkale savaşında, kurtuluş savaşında Kastamonu’dan askere giden o kutsal insanlar için yapılan ama sonradan başka yöreler mal edilen ve çok bilinen türkülerle ilgili.”Hey onbeşli  onbeşli” ve “Çanakkale içinde vurdular beni” türkülerin aslında Kastamonu’dan savaşa gider askerler için yapıldığını ve Kastamonu türküleri olduğunu öğrendim ve bu bilgileri sizlere de iletmek isterim.
Kalacak yerleri sınırlı. Tanıtımlarında engelliye uygun yerler görülüyor. Buralarda kalabilir ve bu şirin ve güzel ilimizde birkaç gün kalıp gerek bu ilimizi ve çevresini gezebilirsiniz. Ben Kadıoğlu Konak’ında kaldım. Tam olarak tekerlekli sandalyeye uygun olmasa da gerek sahipleri olan karı kocanın gerekse çalışanların sıcak ve içten davranışları bu eksikliklerini kapatıyor.
Dönüş yolunda Ilgaz tabiat parkında bir araç turu yapabilir ve yeşile ve ormana hayran kalabilirsiniz.Kayak tesislerinin de bulunduğu bu merkezin kışın da muhteşem bir manzaraya sahip olduğu kesindir.