ENGELLİLER
İÇİN NEW YORK
(Bknz:http://engelsizseyyah.com/2017/08/engelliler-icin-amerika-genel-notlar/)
Giriş
Amerika gezimizin ilk durağındayız. Uzun
bir uçak yolculuğunun ardından kente ulaştık. Daha önceden planladığımız gibi ve
hiçbir sıkıntı yaşamadan, iki metro değiştirerek otelimize ulaştık. Kalacağımız
günü düşünerek hava alanında bulunan makinelerden 5 günlük bilet aldık ve bu
süre içinde gerek metro ve gerekse otobüs yolculuklarımızı bu biletle rahatça
yaptık.
New York, Amerika Birleşik
Devletlerinin en kalabalık şehri ve dünyanın en kalabalık metropoliten
alanlarından New York metropolitan bölgesinin merkezidir.
“New York'u tek bir ziyarette fethetmek
imkansızdır” sözünden hareketle şehrin belli başlı yerlerini gezmeyi önceden
planlamıştık
New York’u gezerken
çok rahat edeceğinizin garantisini verebilirim. Şehrin gezilecek yerlerinin
neredeyse tümünün yer aldığı Manhattan adasını dikey kesen yukarıdan aşağı 12
avenue(cadde) ve Central Park’dan itibaren aşağıya kadar yatay kesen 59
street(sokak) ile mükemmel bir adresleme sistemine sahiptir. Şehir; ticaret, finans, medya,
sanat, moda, araştırma, teknoloji, eğitim ve eğlence sektöründe önemli katkı
yaptığından dolayı küresel kent olarak anılmaktadır. Önemli bir uluslararası
diplomasi merkezi olan kent, Birleşmiş milletler
genel merkezine de ev sahipliği yapmaktadır ve dünyanın kültür başkenti olarak
tanımlanır.
Şehir, dünyanın en büyük
doğal limanlarından birinin üstüne kurulmuştur. 5 kısımdan oluşur. Bunlar the
Bronx, Brooklyn, Manhattan, Queens ve Staten Island.
New York'u genel olarak,
bir çok konumları itibariyle tekerlekli sandalye ile erişilebilir olduğunu
rahatça söyleyebiliriz. Şehri tekerlekli
sandalye dostu görmek gerekir. Şehirde
engelliler için herhangi bir indirim bulunmadığından, şehrin altı en popüler
turistik yerinin giriş bedellerinde %41
indirim sağlayan CityPass almanız uygun olur.
Bunun dışında bazı
istasyonlar hariç metro durakları tekerlekli sandalyeye uygun. Otobüslerde
tamamıyla engellilere uygun dizayn edilmiş durumda. Yani şehir içi ulaşımda
sorun yaşanmıyor. Biz otelimizin yakınında metro durağı olduğundan genelde
metroyu kullandık. Ancak metro hatlarının önemli bölümü epey eski olduğundan
istasyonlar genel olarak yıpranmış ve bol bol farelerle karşılaşmanız mümkün.
Ayrıca asansörlerdeki yoğun idrar kokusu nedeniyle girerken derin bir nefes
almanız gerekiyor. Neyse ki asansör yolculuğu uzun sürmüyor.
Sokakta
tekerlekli sandalye kullanmak oldukça yorucu olduğunu söylemeliyim. Kaldırımlar
genellikle hasarlı ve yaya geçitlerinde delikler bulunmakta. Artı yol
çalışmaları ve inşaat iskeleleri gezimizi zorlaştıran faktörler oldu.
New
York’ta mekanların çoğu engelliler için çok iyi hazırlanmış ve erişilebilir
durumdadır.
Yeme
içme konusunda her türlü imkan bulunmakta. Yollarda sık sık bilhassa helal gıda
satan seyyar satıcılara rastlamak mümkün. Yani bütçeniz doğrultusunda karnınızı
çeşitli şekillerde doyurabilirsiniz. Sadece oteller bilhassa merkezi bölgede
oldukça pahalı. Biz bu nedenle queens bölgesinde nispeten ucuz bir otelde
konakladık. Yakınında metro olması, merkeze uzak olmasının olumsuzluğunu bize
hissettirmedi.
Sizde
gezi planınızı otelinizin konumuna göre yapabilirsiniz. Yakın olan yerleri ayni
günde gezmeyi planlayın. Tek dikkat edeceğiniz husus gideceğiniz bölgedeki
metro istasyonunu bilmek. Tabi bu istasyonun engelliye uygun olup olmadığına da
dikkat ediniz. Bunun için internetten New York metrosunun sayfasını iyi
inceleyip ona göre günlük planlarınızı yapınız.
Engelli Ulaşımı
Metro:New York dünyanın en
geniş yeraltı metro ağına sahip. Şehrin genelinde 468 metro durağı var
diyorlar. Metro Engelli Amerikalılar Yasası 1990 yılında yürürlüğe girmesinden
bu önce inşa edildiğinden, bütün duraklar tekerlekli sandalye ye uygun değil.
Yavaş yavaş duraklara asansörler yapılmaktaymış. Mesela Manhattan’da, 147
istasyondan sadece 36 tanesi tekerlekli sandalye uygun. Bu arada duraklara ait
asansörleri bulmak ta ayrı sorun. Sonradan eklendiğinden ilgisiz bir yerde
olabiliyor. Mesela bir binanın içinde olabiliyor. Metro duraklarının hangisinde
asansör oluğu metronun sitesinde mevcut.
Şehir İçi Otobüs : New York şehrinde otobüsler engelli ve tekerlekli sandalye kullanıcıları
için erişilebilir durumda. Tüm otobüsler tekerlekli sandalye rampası ve
alçaltılmış bir zemin veya mekanik bir asansör ile donatılmış. Rahatça inip
binmek mümkün.
Taksi .Şehirde engelli işaretli taksilere sık
sık rastlanıyor. Tarifeleri normal taksilerle ayni. Kullanımda sorun yaşanmıyor.
Manhattan :
Kesinlikle New York’un en önemli bölgesi. Gezilecek
yerlerin tamamına yakını bu bölgede. Manhattan New York gibi kendi içinde
bölümlere ayrılmış. Söz konusu bu bölgeler güneyden kuzeye doğru, sokak
numaralarına göre bölünmüş olan Downtown Manhattan, Midtown Manhattan ve Uptown
Manhattan’dır.
Manhattan’ı dolaşmak başta karışık gelebilir ama bir
ızgarayı andıran sokak ve cadde düzenlemesi, aradığınız yeri bulmanızı
kolaylaştırıyor. Manhattan’da doğudan batıya doğru numaralandırılmış, kuzeyden
güneye uzanan 12 avenue (cadde) ve bu caddeleri paralel olarak kesen 220 tane
street (sokak) var. Sokakların numaralandırılması ise adanın kuzey ucundan güneyine
doğru sıralanıyor. Önceden bir gezi planı yapmakta fayda var. Birbirine yakın
yerleri ayni günde rahatlıkla gezebilirsiniz. Zaman zaman yokuşlar biraz
zorlamakta. Bu nedenle buraları metro ile aşmak daha uygun olacaktır. Şehrin bu
bölgesinde zaman zaman bozuk yol ve kaldırımlarla karşılaşmak mümkün.
American Museum of Natural History
ABD'de bulunan dünyanın en büyük ve en ünlü müzesi. Müze
birbirine bağlı 25 bina blokundan oluşmakta. Toplam 46 daimi sergi salonu,
araştırma laboratuvarları ve kütüphanesi mevcuttur. Müze koleksiyonu, sadece
küçük bir kısmı herhangi bir zamanda sergilenebilen 32 milyondan fazla parça
içmekte. Müzenin 200'den fazla bilim insanı kadrosu olduğu da söylenmekte.
Amerika'nın en eski müzelerinden biri olan American
Museum of Natural History, 1869’dan beri ziyaretçilerini ağırlıyor. İçerideki
iskeletler, fosiller ve doldurulmuş hayvanlar size sanki üç boyutlu bir
filmdeymiş siniz hissi uyandırıyor. Ve tabi olarak her yönü ile engelliye uygun.
Mutlaka gezin
.
Battery Park City & Battery Park
1960’larda World Trade Center inşa edilirken,
kazıdan çıkarılan 30 milyon ton kadar toprak Hudson nehrine boşaltılmış, 1980’lerde
irili ufaklı apartmanların, ofislerin ve parklardan oluşan Battery Park
City kurulmuş. Bölgenin hemen yakınında, Manhattan’ın ucunda yeşil bir alan,
Battary Park bulunmaktadır.
Günümüzde New York’a gelen her turistin ziyaret
etmek istediği Özgürlük Anıt’ı gezmek için öncelikle Battery Park’a gelmeniz
gerekiyor. Park içerisinde iskeleye gitmek için levhaların sizi, kent tarihinde
rol almış Castle Clinton'a
yönlendiğini göreceksiniz.Burası 1811 yılında inşa edilen koruma amaçlı yapılan top kalesidir. Önce akvaryum olmuş bu alan, sonra müzeye
dönüştürülmüştür.Günümüzde Özgürlük heykeli ve Ellis adasına giden feribotların
bilet gişesi fonksiyonunu görmektedir
Manhattan’ın güney ucunda harika yürüyüş yolları ve
paten yolları bulunan bu yeşillik alanda gün batımını seyretmek de ayrı haz
vermekte. Düz bir alanda yer alan parkta tekerlekli sandalye ile rahatça
gezebilir, bu arada sincapları ellerinizle besleyebilirsiniz.
Parkın içinde engelli tuvaleti de bulunan genel bir
tuvalet yer almaktadır. Ayrıca bu alana da ;Museum of Jewish Heritage ve
National Museum of American Indians'ı da ziyaret edebilirsiniz.
Brooklyn Bridge - Köprüsü ve South
Street Seaport :
New York’un simgesel yapılarının başında gelen bu köprüyü
birçok Amerikan filmlerinden anımsayacaksınız. 1833’te açıldığında Brooklyn Köprüsü (Brooklyn Bridge), dünyanın en büyük
asma köprüsüymüş. Manhattan ve Brooklyn’i birbirine bağlayan köprü, gotik
tarzdaki mimarisiyle görülmeye değer bir özellikte. Köprünün yaya yolu girişi
City Hall park'ın doğu yakasındadır.
Köprüyü tekerlekli sandalye ile
rahatça gezebilirsiniz. Köprü 1.8 km uzunluğunda ve tekerlekli sandalye kullanıcıları
için erişilebilirdir. Köprü, dünyada en fazla Fotoğrafı çekilen köprülerden
biri haline gelmiş. Köprü yaya geçit tekerlekli sandalye girişi Manhattan
tarafında Merkezi Caddesi'nin sonunda Brooklyn'den ve ya Tillary veya Adams
Sokaklarda mevcuttur. Ayrıca bir gece
vaktinde köprüyü görmenizi tavsiye ederim. Biz köprüyü Brooklyn tarafından
seyrettik.Her daim kalabalık olan seyir yerlerinde her milletten insanları
görebilirsiniz. Bulunduğumuz yerden hem broklyn köprüsünü hem de Manhattan
köprüsünü izleyebilirsiniz.
Bryant Park
Times meydanının doğusunda,42nd Str üzerinde 6 ve 5.
caddeler arasında, çalışanların yaz aylarında yemek ve atıştırma amaçlı
toplandıkları yer olan yeşiller ve ağaçlar arasında kalan Bryant park alanını
göreceğiz.39.000 m2'lik yüz ölçümüne sahipmiş. . Burası gökdelenlerin arasında bir adeta nefes alma yeri. Parkın hemen
önünde de yine filmlerden tanıdık New York Halk Kütüphanesi yani New York
Public Library bulunuyor. Herkes eline kahvesini almış parktaki
sandalyelerinde dinleniyor.
Yazları haftanın farklı günlerinde farklı etkinlikler ve
tanıtımlar yapılmakta. Parkı bir köşesinde engelliler için meyilli bir giriş
bulunmaktadır. Park tekerlekli sandalyeye uygun. Tuvalet bulunmamakta ama hemen
yanında bulunan kütüphanede uygun tuvalet var.
NY Puplic Library
Bryant Park'ın hemen arkasında yer alan ve 1911 de halka
açılan New York Public Library bulunur Kütüphane girişinde sabır ve metanet'i
temsilen iki aslan figürü yer alır ( 5. cadde girişi ).Dünyanın en büyük
araştırma kütüphanesinde birkaç milyon kitap ve el yazması mevcut. Giriş
ücretsiz. İçeride engelsizler için uygun tuvaletler bulunmaktadır. Şöyle bir
dolaşın.
Central Park;
İşte bu şehirde mutlaka gitmeniz ve görmeniz gereken Simgesel
bir yer. Burası Dünyanın en büyük parkı ve kesinlikle muhteşem bir yer.
Hem Manhattan’ın göbeğinde, hem de böylesine bakir bir yer. Burasının yıllık ziyaretçi
sayısı 20 milyon civarındaymış.
Manhattan’ın kargaşasının, kalabalığının ortasında, hem New Yorklular için hem de turistler için korunmuş bir gezme ve dinlenme alanıdır. Empire State Building’ten şehre baktığınızda bu parkın büyüklüğünü ve güzelliğini görmemeniz mümkün değil.
Manhattan’ın kargaşasının, kalabalığının ortasında, hem New Yorklular için hem de turistler için korunmuş bir gezme ve dinlenme alanıdır. Empire State Building’ten şehre baktığınızda bu parkın büyüklüğünü ve güzelliğini görmemeniz mümkün değil.
Park içinde bazı bölgelere ulaşmak için yokuşu göze
almanız gerekir. Tercih sizin. Mesela ben yokuş nedeniyle (belki de merdivende
olabilir) Belvedere kalesine gidemedim. Oradan parkı seyretmeyi tavsiye
etmişlerdi ama çıkanlar pek o fikirde değiller. Sizde kendinizi yormayın.
Parkta gezilecek daha çok yer var.
800 m eninde ve 4 km uzunluğundaki Central Park, şehrin
her daim kalabalık yerlerinden ama parkta herkes kendi halinde zaman geçirdiği
için kalabalık rahatsız edici olmuyor. Great Lawvn'dan göllere, kuzeydeki
çayırlara ve ormana kadar parktaki her şey tabii değil sonradan insanlar
tarafından yapılmıştır. Ama güzel
yapılmış. Şehrin o kalabalık ortamında kendinizi bir ormanın içinde
buluveriyorsunuz. Genelde her yer tekerlekli sandalyeye uygun ve belli yerlerde
uygun tuvaletler bulunmakta. Ayrıca çeşitli yiyecek satan büfelere ve paranız
varsa pahalı denilebilecek restoranlar bulunmaktadır. Rahatlıkla bir gününüzü
buraya ayırın. Yetmeyecektir ama idare edin artık.
Etrafınıza baktığınızda, yürüyüş yapan,
bisiklete binen, paten ve kaykay yapan, uzanan hatta uyuyan değişik yaş
grubundan pek çok insan görürsünüz. Sadece spor değil tabii Central Park müdavimlerinin
ilgi alanı. Parkta gitarını, kemanını vs. alıp parka gelen müzisyenlere de
rastlayabilirsiniz.
Amerika Birleşik Devletlerinde en çok ziyaret edilen
parktır. Yılda yaklaşık 35 milyon insan bu parkı ziyaret eder diyorlar.
Parkın bir güney bir de kuzey ucunda kışları buz pateni,
diğer mevsimler normal paten yapılabilen iki adet pist, 5.cadde cadde civarında
bulunmakta. Central Park Zoo - web ve Tisch Children’s Zoo, parkın ilginç
hayvanat bahçeleri bulunmakta. Ama biz buraları gezme zamanı bulamadık. Pakın
güney doğu köşesinde ilginç bir mekanda; mid park 64 th str.'ye yerleşmiş olan
tarihi Carosuel'dir.1908 yapımlı atlıkarınca’ya nisan - kasım arası binilebiliniyor.
Yakın alanında yer alan Sheep Meadow, piknik yapmak ve
güneşlenmek için bilinen bir yerdir.
Parkın tam ortasında 66 th str.den başlayan ünlü
yazarların heykellerinin sıralandığı Literary Walk uzanır.Bu yürüme yolu bizi
orkestra platformunun bulunduğu ve parkın meşhur noktası olan Bethesda Terrace
an Fountaine ile sonlanan Mall alanına çıkaracaktır. Buradan göl manzarasını seyredip bol bol resim
çekebilirsiniz.(bizim yaptığımız gibi)
Doğuya doğru ; Conservatory Water maket tekne göletine uzanırız
ve burada maket tekneleri izleyebilirsiniz. Bu göletin kuzeyindeki, Alice
Harikalar Diyarının karakterlerin bronz heykeline gelirsiniz.
Hikaye kahramanlarının heykellerinin bulunduğu yer her
daim resim çektirenlerle dolup taşıyor.
John Lennon’ın önünde öldürüldüğü Dakota Apartmanı ve
Lennon anısını yaşatan Strawberry Fields da uğramayı ihmal etmeyin. Kulağınıza
mutlaka imagine’nin melodisi gelecektik.
Chinatown
New York’un bir özelliği
de her bölgesinin farklı özellikler taşıması. Chinatown ise değişik bir atmosferi olan
bölgeler arasında kesinlikle ilk sıralarda yer almaktadır.
Adından da anlaşılacağı üzere bu mahalle, New York’un
meşhur Çin Mahallesi’dir. Kentte Lower east side'deki etnik mahalleler arasında
gelişen mahalledir. Küçük dükkanlarda, taklit ( Çakma ) markalar, saatler ,
çantalar , olağan hediyelikler , manav tezgahlarında egzotik Çin meyveleri ve
200’ü aşan restoranlar bulunmaktadır. Her şey var burada.ne ararsan burada.
Karmaşık, hareketli , 200 bin civarında insan yaşayan
mahalle.Meraklısına,Chatham square civarında ,Division str. ve Bowery'nin
köşesinde , Konfüçyüs'un 1983 yapımı bronz heykeli yer alıyor.
.
Sandalye ile gezmesi bilhassa dar sokaklarda oldukça zor.
Kaldırımlar dar ve tezgahlar kaldırımlara taşmış durumda. Yola insen gelen
giden vasıtalar rahat vermiyor. Şöyle bir dolaşın yeter zaten. Yiyeceklerde
beni pek açmadı.
Ellis adası
Ellis Adası, 1 Ocak 1892 ile 12 Kasım 1954
tarihleri arasında, New York’a gelen yeni göçmenler için bir transit merkezi
olarak hizmet vermiştir. Genelde hüzün veren bir yer. Birçok filmde
görmüşsünüzdür. İnsanlarım ülkeye girmek uğruna yaşadığı eziyetleri.
Neyse biz bunları tarihin utanç kısmına bırakıp adayı
gezelim. Özgürlük heykelini gezdikten sonra gezi gemimiz bu adaya da uğruyor.
Adayı turistlerin ziyaret etmesi serbesttir ve müze ücretsizdir. Müze binası
her yönü ile tekerlekli sandalyeye uygun ve engelli tuvaleti bulunmaktadır.
Döneme ait objelerin bulunduğu ve çeşitli dönemlerde çeşitli amaçlarla
kullanılan binayı görün derim. Tabi vaktiniz varsa.
Ayrıca sadece bu adaya gelen ücretsiz feribotlar
bulunmaktadır. Feribottan en iyi Özgürlük heykeli ve Manhattan siluetinin
eğlenmekteymiş ki ayni fikirdeyim. Feribot gece dahil tüm gün çalışmaktaymış.
Empire State Building
New York’ta tepesine çıkıp şehri seyretme imkanı veren 3
binadan biri. Bizim şehri seyretmek için tercihimiz burası oldu.
Empire State Building , New York'da bir gökdelen. Bina,
Manhattan, Fifth Avenue'de 33. ve 34. caddelerin arasında yer alır 1 Mayıs 1931
tarihinde, o güne kadar Dünya'nın en yüksek binası olan Chrysler Building'in bu
unvanını elinden almıştır. Bina 102 katlı olup, 1576 merdiven basamağına
sahiptir.
Yüksekliği 381 m, anten ile beraber 443,2 m'dir. World
Trade Center (Dünya Ticaret Merkezi) binasının 1972 tarihindeki açılışına kadar
Dünya'nın en yüksek binası olarak kalmıştır. 11 Eylül 2001 tarihindeki terör saldırıları
sonucu World Trade Center binaları yıkılınca, New York'un en uzun binası
unvanını geri almıştır. Şu anda, anten yüksekliği ile 527 m olan Chicago'daki
Sears Kulesi'nden sonra ABD'nin en yüksek ikinci binası olan Empire State
Building, Dünya'da da tek başına yükselen en yüksek üçüncü yapıdır. Genelde
uzun kuyruklar oluyormuş ama bizim şansımıza fazla kalabalık değildi. Hiçbir
özel muamele görmeden sıraya girerek bekledik. Belki öne çağıran bir yetkili
olur dedik ama nafile. Sıramız gelince biletimizi alıp (herhangi bir indirim de
yoktu) asansöre yöneldik. Hızlı bir çıkış yaparken tavanda bulunan ekrandan
binanın inşaat aşamalarını izledik.
Açık bir havada binadan,(şansımıza hava açıktı) 80 mil
mesafedeki beş ABD eyaletine bakılabilir. Bunlar, New York, New Jersey,
Pensilvanya, Connecticut ve Massachusetts'dir.. Bugüne kadar binayı 117 milyon
kişi ziyaret etmiş diyorlar. Hatta binanın tüm kira gelirlerinden fazla geliri
buradan elde ediyorlarmış. Biliyor işini bu Amerikalılar. Binanın 86. Ve 102.
Katlarında seyir imkanları bulunmakta. Ama bizler için 86.kat uygun 102 katta
duvarlar yüksek olduğundan uygun değil. Ayrıca 86 kattaki seyir dürbünlerinin
seviyeleri tekerlekli sandalye seviyesine indirilmiş durumda. Bina Amerika
engelli yasasına tam uyumlu. Gözlem katına çıkışlar sabah 08:00’de başlıyor, en son
bilet satışı gece 11:15’de ve gözlem katı gece yarısı kapatılıyor.
Empire State Building'in inşaatı sadece 18 ayda
bitirilmiş olup, bina New York'ta çekilen bazı filmlere ilham kaynağı olmuştur.
Mesela King Kong’un bu binaya tırmanışını unutmamız mümkün değil.
Yetişkinler için bilet
12,50$, Engelliler için indirim yok.
Chrysler Binası
New York silüetine imzasını atmış bir bina. Dünyada
tamamı tuğla ile inşa edilmiş en uzun bina olan Chrysler Binası, tamamlanma
tarihi olan 1930 yılında 319 metre ile dünyanın en uzun binası unvanını da
almıştı.Çağdaş mimarların gözünde New York’un en iyi binalarından biri olarak
görülmekte. Yanından geçip seyretmekle yetindik.
Grand Central Terminal
Grand Central Terminali
Midtown Manhattan bölgesinde yer alan bir gar binasıdır. Bina 42. Cadde
ile Park Avenue arasında yer almaktadır.
Grand Central Terminali halen tren platformu sayısı
itibariyle dünyanın en büyük tren garı binasıdır.Toplamda 48 tren peronu ve 75
ayrı tren ray hattı mevcuttur. Burası da bir çok filmden aşına olduğumuz bir
mekan.(Zaten bu şehir bir film platosu gibi) Engelliye uygun ve tuvalet mevcut.
Bilhassa içindeki saat ile de ün yapmıştır.
Ground Zero ( World Trade Center)
11 Eylül 2001 tarihine kadar, New York’a gelen
turistlerin Downtown Manhattan gezisi, World Trade Center (Dünya Ticaret
Merkezi)’nin ikiz kulelerini görmek üzere bu noktadan başlarmış. Binlerce
kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından sonra, bir zamanlar kulelerin
yer aldığı bu bölgeye artık Ground Zero (Sıfır Noktası) denilmekte ve hâlâ
turistlerin ilgi odağı olma özelliğini korumakta.
Terör saldırısından sonra yıkılan kulelerin yerine
ölenlerin anısına bir Anıt dikildi. Bizler şehre yüksekten bakmayı Empire State
Building yana kullandığımızdan binaya girmedik. Etrafında dolaştık. Ölenlerin
anısına yapılan ve etrafında ölenlerin isimlerin bulunduğu anıtsal havuzun
yanında gezdik ve resimler çektik. Ağır bir hüzün hakim. Rahatça gezilebilecek
düzlükte.
Binaya çıkmak isterseniz diye aldığım bilgiyi paylaşayım.
Gözlem 100 kattan yapılıyormuş. Görüş alanı tüm binayı saran, 360 derecelik bir
bakış açısı sağlıyormuş Tuvaletler 100'üncü katta bulunmaktaymış Giriş 12-dolar
ve engelli indirimi yok.
Bu arada hemen yakınında yer alan aşağıda resimde de
görülen ilginç yapı bir alış veriş merkezi ve istasyon binası.
Westfield Word Trade Center muhteşem bir mimari eser.
Amerikalılar AVM yaparsa böyle yapar denilecek bir yapı. Çatısı ile de dikkat
çeken yapıda genelde lüks mağazaların yer almaktadır. Bunun yanında kafeler,
lokantalarda bulunmakta.
Harlem
Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz Harlem, genelde
New York’un sorunlu bir bölgesi olarak tanınır. Hala ekonomik olarak en yoksul yerdir.
Central parkın kuzeyinden 110 th Str.ten başlar ve 178 th str.'e kadar
uzanır.Son zamanlarda yapılan pek çok olumlu değişiklik, bölgenin bu özelliğini
biraz da olsa değiştirmiş. Suç oranı yüksek, çoğunlukla Afrika kökenli
ABD'lilerin yaşadığı bir bölgedir. Bizde park gezimiz sırasında parka yakın
bölgesinde bir tur atmakla yetindik. Fazla bir özelliği yok, gezilmesi şart
değil.
Little Italy
Chinatown’la komşu olan Little Italy, Amerika’nın küçük
İtalya'sı. İtalyanların yemek konusundaki ünü, Atlantik Okyanusunun bu
tarafına da yayılmış. Bu mahallede bol soslu bir spagetti ve bir kadeh ev
yapımı şarap tadabilir ve ünlü İtalyan markalarının ürünlerini satın
alabilirsiniz.
Mahalle düz bir yerde yer almakta ve gezinti için uygun.
Oraya gittiğimizde karnımız tok olduğundan yemek yemedik ama güzel bir İtalyan
dondurmasının tadına baktık.
Metropolitan Museum of Art
Museum Mile bölgesi müzelerinden biri olan Metropolitan
Museum of Art kısaca “ Met” olarak bilinir. 1870 yılında Avrupa'daki
benzerleriyle boy ölçüşebilmesi için kurulan müze, batı dünyasının en kapsamlı
koleksiyonlarından birine sahip. Yaklaşık 2 milyon metrekare. Müzede 3
milyondan fazla eser bulunmakta ve 250 salonuyla müze, bunun sadece dörtte birini
sergiliyormuş
.
Müze, ABD'de en çok ziyaret edilen ve dünyada ise üçüncü
sırada ziyaret edilen müze, tekerlekli sandalye kullanıcıları için tam olarak
erişilebilir durumdadır. Asansörler ve erişilebilir tuvaletler bina boyunca yer
alıyor.
Giriş ücretli ama biz gişedeki kızın yardımı ile 3
kişi 20 dolar bağış yaparak girdik. Sizde bu konuda girişim yapın. Müze öyle
bir günde gezilecek gibi değil. Biz sadece 3 saat gezebildik. Ama gördüğüm
müzeler arasında ilk 3’de yer alır. Daha geniş bir zamanda bol bol gezmeyi
hayal ederek müzeden ayrıldık.
NYC Rockefeller Center
1930’larda John D. Rockefeller tarafından kurulmuş,
dünyanın tek bir kişiye ait olan, en büyük iş ve eğlence kompleksi olan
Rockefeller Center’daki binalarda 30’dan fazla restoran, özel mağazalar ve bir
de buz pateni pisti olduğunu öğrendim.
Merkezi Manhattan'ın baş köşesini , 5 ve 6. caddeler
arasında ; 47 th Str.den 52 th Str.'e kadar yaklaşık 9 hektar alan kaplar.Bu
kompleksteki tüm binalar bir postanenin yer aldığı , pek çok mağaza ve
restoranla dolu yer altı geçitleriyle birbirine bağlı durumdadır
Rockefeller'ın üstüne çıkıp New York manzarası da
izlenebiliyor. Bu gözlem noktasına Top of the Rock deniliyor ve ücreti tam 27 $
, indirimli 17 $ .
Rockefeller
Bölgesinde yürümeye devam ederken 5th Avenue St. Patricks Katedralinin karşı
tarafında Atlas Heykelini göreceksiniz. Burası da New York açısından önemli bir
yapı. Atlas Heykeli antik Yunan tanrısını betimlemektedir.
İçine girmeden adını çok duyduğumuz binayı dışarıdan
seyretmekle yetindik. New York’ta gezerken mutlaka karşınıza çıkacaktır.
Özgürlük Heykeli
Özgür New York’un ve ABD'nin sembolü sayılan Özgürlük
Anıtı, Fransa'nın Amerika’ya bir armağanı. 1886’dan beri ‘Yeni Dünya’ya gelen
göçmenleri karşılayan Anıt, turistlerin de ilgi odağı.
Anıt, Fransa’da yapımı 10 yıl süren ve tamamlandıktan
sonra parçalara ayrılıp Amerika’ya
taşınmış ve burada 1886’da tekrar birleştirilerek ulusal bir anıt hâline
gelmiş.46 m. yükseklikteki heykel Frederic Auguste Bartholdi tasarımlıdır.
Günümüzde New York’a gelen her turistin ziyaret etmek
istediği Anıt’ı gezmek için öncelikle Battery Park’a gelmeniz gerekiyor.
Alacağınız bir biletle her iki adayı da gezebilirsiniz. Burada da bir indirim
söz konusu değil. Sırada öne alınmakta yok. Anıtın içini gezmek için sınırlı
sayıda tura izin verilmekteymiş. Anıtın içini görmek istiyorsanız
biletlerinizi önceden almanızda fayda var. Biz almadığımızdan içini gezemedik.
Adaya geldiğinizde
Anıtı gezmek için haritada görüldüğü gibi heykelin etrafında bir tur atmanız
gerekiyor.Hem heykeli bol bol görebilir hem buradan New York Limanı manzarasını
izleyebilirsiniz ama biraz uzaklara baktığınızda muhteşem bir Manhattan ve
Brooklyn manzarasına şahit olursunuz. Heykelinin güzelliğini ve tarihi bol
bol yaşayın. Gezi alanı düz ve engelliye uygun, engelli tuvaletli de mevcut.
Teknelerde tekerlekli sandalyeye uygun, içerisinde özel yer bulunmakta. Yani
rahatça gidip rahatça gezebilirsiniz. Mutlaka gidin.
Ayrıca lobide bulunan, Anıtın yapılışıyla, tarihiyle
ilgili sergiyi de gezebilirsiniz. Bu arada biz şampiyonluğumuzu atkımız ile
burada da kutladık.
Radio City Music Hall
Manhattan’da bulunan Radio City Music Hall bir eğlence
mekanı ve konser salonu. 1932 yılında açılan Radyo Şehir tarihi boyunca farklı
zamanlarda sayısız eylemler, Grammy Ödülleri, NFL Taslak ve ev sahipliği
yapmıştır. İçine girmeden etrafında dolaşıp binayı dıştan görüntüledik.
St. Patricks Cathedral
Aziz Patrik Katedral'i 1858 - 74 yıllarında inşa
edildiğinde bölgenin en yüksek binası imiş. Bu şehirdeki binalarda mutlaka bu özellik bulunmakta. ( 103 m.
).Günümüzde etrafı cam kaplı yüksek binalarla , Rockefeller Center'e ait
gökdelen ve çevre binaları yanında küçücük kalmaktadır. New York
başpiskoposluğunun merkeziymiş. Tekerlekli sandalyeye uygun bir bina. Görülmesi
gerekir.
Times Square (Times Meydanı)
Hiç şüphesiz dünyanın en ünlü meydanlarından biri. New
York’unda tartışmasız en önemli yeri. Öğrendiğimize göre eskiden sevimsiz ve iç
karartıcı bir meydanda iken günümüzde Times Meydanı, Manhattan’ın en canlı ve
eğlence dolu yeri olmuş. Şık görünümlü ofisler, oteller , gösteri
merkezleri,dükkan ve restoranlar ile her daim hareketlidir.Bol bol bulunan
ışıklı reklam panoları ile burada geçe olduğunu bile anlamıyorsunuz, her yer
aydınlık. Mutlaka geçe gidin. Theater District (Tiyatro Bölgesi) ise; 42nd
Street’ten 53rd Street’e kadar 6th ve 8th Avenue arasında kalan bölgedir diyebiliriz.
Bugün Broadway olarak bildiğimiz en ünlü bölüm ise 42nd Street’tir. Bu civarda
birbirinden ünlü tiyatrolar bulunmaktadır.
Alan milyonlarca
ışık, yüzlerce pano ve reklam alanları ile çevrili. Gezen ve yer yer
merdivenlerde oturan , kalabalık insan seli .Dükkanlar mağazalar geç saatlere
kadar açık. Tekerlekli sandalyeye uygun bir alan.
Meşhur kırmızı merdivenlerine çıkmamız mümkün değil ama
seyretmek bile ilginç.
United Nations Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler Genel Merkezi New York Şehri'nde
Birleşmiş Milletler'e ait bir kompleks.Çok tanıdık bir bina. 1952'de kompleks
inşasının bitmesinden beri Birleşmiş Milletlerin resmî karargâhı olarak
fonksiyon göstermekte Manhattan'ın Turtle Bay mahallesinde, East River'a
bakan bir alanda bulunur
2. Dünya Savaşından sonra uluslararası barışı sağlamak
için kurulmuş Birleşmiş Milletlere ait binalar da Midtown Manhattan’ın önemli
yapılarındandır. Genel sekreterlik, cam-mermer karışımı olan yüksek binada
çalışır. Genel Kurul ise toplantılarını iç bükey bir terası olan, alçak binada yapar.
Toplantı olmadığı günlerde binanın içinde düzenlenen turlara
katılabilirsiniz.Tur ücreti : tam 16 $ , indirimli 9 -11 $.Biz katılmadık
sadece binayı izlemek ve hatıra fotoğrafı çektirmekle yetindik.
Wall Street
Battery Park’tan yürüme mesafesinde bulunan Wall Street,
Manhattan’ın en ünlü sokaklarından biridir. Çoğu ziyaretçi burayı biraz
karanlık ve kasvetli bulabilir, çünkü çok yüksek binaların olduğu bu bölgede
sokaklar çok dardır.
Artık sembolik bir anlamı olsa da, 1653 senesinde New
York’un Hollandalı valisi Peter Stuyvesant, kolonicileri İngilizler’den korumak
için bu bölgeye bir duvar yaptırmış. Bu duvar yıkılalı çok olmuş ama sokağa
adını veren de yine bu duvar olmuş. Yollar parke olduğundan sandalye için
hareket güç olabiliyor.
Asıl ilgi alanı caddenin diğer tarafında yer alan Borsa binasıdır.
Borsayla ilgili olmasanız bile Broad Street No.8- 18’de bulunan New York
Borsası’nın (New York Stock Exchange)binasını görmelisiniz. 11 Eylül'e kadar bu
binada halka açık bir galeri ve ziyaretçi merkezi varmış ama artık kapalı.
Ayrıca New York’un Finans Merkezi’nin ve Wall Street’in
sembolü hâline gelmiş bronz Wall Street Boğa’sıyla ve karşısında ona kafa tutan
küçük kız heykeliyle de bir fotoğraf çektirmeden dönmeyin.
5th avenue
New York'ta 5th avenue yani 5. bulvar dünyanın en ünlü,
en lüks alışveriş caddelerinden birisi. Adanın en kuzeyinden Harlem bölgesinden
başlar ve Central park'ın hemen doğu kenarını izleyerek güneye , Washington
Square Park alanına kadar boylu boyunca uzanır.Ünlü markalar bu bulvar ve
burayı kesen caddelerde sıralanmıştır.Apple Store , 767 5th Avenue - New York,
NY adresinde ilginç ve cam dizaynı ile yeni ve büyük mağazasında yerini
almıştır. Bulvarın en şatafatlı bölgesi ;40 ve 59th Str.- caddeler arasıdır..
5. caddenin doğusunda yer alan ve kuzey & güney yönü
ile devam eden diğer ünlü bulvarda ; Madison Ave ve onunda doğusunda bulunan
Park ave bulvarları bulunmaktadır.
Broadway :
5. caddeden ayrılıp,
sanatın merkezi, dünyanın en önemli sanatçıların doğduğu, tiyatroların, sahne
sanatlarının, şovların beşiği Broadway bölgesine ilerliyoruz. Dünyanın en büyük
gösteri merkezleri bu bölgede yer alıyor. Özellikle akşam görülmeye değer.
Işıkların büyüsüne kapılıp hayallere dalıyoruz. Rahatlıkla gezilebilecek ve
görülmesi gereken bir bölge.
Flat Iron
Ülkenin ilk
gökdeleni olan Flatiron Binasını görüp
fotoğrafını çekmekle yetiniyoruz. Oldukça enteresan bir bina. Gelmişken
mutlaka görülmeli. Broadway ve 5th avenue kesiştiğinde ilginç mimari bir yapı. New
York'un önemli ikonik binalarından biri. Halen İş merkezi olarak
kullanılıyormuş.
Union
Square
Broadway'den 4 Ave. vede E 14th Str. ile E 18th Str.
arasında kalan alandır.1839 yılında açılmış , 1872 de yeniden tasarlanmış alan
kent için tarihte toplumsal olaylara sahne olmuştur.1882 de ilk işçi bayramına
ev sahipliği yapmış.George Washington, Abraham Lincoln, Mohandas Gandi, ve
Marquis de Lafayette gibi ünlülerin heykelleri yer alan park'ta popüler
Greenmarket bulunur.Haftanın 4 günü sebze meyve vs. tarzında semt pazarın
bulunduğu alandır.
Sonuç
Başta da yazdığım gibi “New
York'u tek bir ziyarette fethetmek imkansızdır” sözüne hak vererek 7 günlük
seyahatimizde bu kadar yer görebildik. Değişik lokantalarda değişik yemekler
yedik. Ama aklımızda olup gidemediğimiz yerleri kısmet olursa başka bir tarihe
bırakarak şehirden ayrıldık. Uzun uçak seyahati ve bilhassa otellerin pahalılığı
olumsuz yönleri olsa da gene de bir daha da gitmek istediğimiz şehir.
Tekerlekli sandalye sizi engellemesin, sıkıntı çekmeyeceğiniz bir şehir.
İmkanınız varsa çekinmeden gidin.