ENGELLİLER İÇİN KAPADOKYA
Daha önceki yıllarda gittiğim ve engelliye pek uygun
olmadığını bildiğim bölgeye gitmeden önce, tekerli sandalyeli ziyaretçiler konusunda bilgi almak için Turizm Müdürlüğünün Ürgüp bürosunu aradım. Konu hakkında bilgi
almak istediğimi söylediğimde telefondaki yetkili “yetkili eleman olmadığını, bu
konuda bilgi almak için Nevşehir’de Turizm Müdürlüğünü aramam” gerektiğini söylendi. Orayı
aradığımda ise, telefona çıkan yetkili de konu hakkında bilgisinin
bulunmadığını” söyleyerek benim Nevşehir Müze’sini aramamı söyledi. Ben müze
için gelmediğimi söylediysem de sonuç değişmedi. Sonuçta bu konuda bir çalışma
olmadığını anladım. Aşağıda notlardan da görüleceği üzere haksız düşünmediğim
ortaya çıktı. Hatta Göreme’deki turizm bürosuna şöyle bir uğrayayım dedim,
içeride hiçbir görevli bulamadım. Günahlarını almayayım beklide kısa bir süre
kapatmışlardır, zira uzun süre kapısında bekleyemedim.
Şimdi Kapadokya’nın önemli noktalarını gezmeye başlayalım.
Haritada da görüldüğü gibi bölgede belli başlı 6 gezi
noktası (Ürgüp, Ortahisar, Uçhisar, Göreme, Çavuşin ve Avanos) bulunmaktadır.
Bunlardan iki günlük gezime sığdırabildiğim yerlerde aldığım notlar aşağıdadır.
ÜRGÜP
Kaldığım otel burada olduğundan ilk gezi noktam burası oldu.
Akşamları hareketli olan çarşısını, araç park yeri bulamadığımız için detaylı
gezme imkanımız olmadı. Zaten fazlada bir ilgimizi çekmedi. Meraklıysanız ve araç park yeri bulursanız ve
kalabalıkta hareket etme şansınız varsa gezmeniz mümkün.
Burada görülmesi gereken yerler içinde yer alan tanınmış bir
dizinin çekildiği Asmalı konak binası müze olarak gezilebiliniyormuş.
Tekerlekli sandalye ile gezilmesi mümkün değil, önünden geçerken binaya baktık.
İsterseniz önünde inip hatıra fotoğrafı çekebilirsiniz.
Gene uğranılması gereken yerlerden Turasan Şarap
Fabrikasının satış mağazasını gezebilir ve alış veriş yapabilirsiniz. Mekan
olarak uygun, meraklıysanız şarapların tadına da bakabilirsiniz.
Buradan çıkıp Kapadokya’nın simgelerinden birisi
olan 3 güzellere gidiyoruz. Her yıl yaklaşık 2 milyon kişinin ziyaret ettiği bu
peri bacaları, aslında sahip olduğu efsane ile meşhurmuş.
UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan bölge, peri bacalarının efsaneleri ile daha da ilginç hale geliyor. Efsaneye
göre; Kapadokya’da bir Kral ve Kraliçe yaşarmış.
Kralın kızı, bir gün bir çobana aşık olmuş ve
evlenmeye karar vermişler. Tabi her zaman olduğu gibi kara vicdanlı Kralın bu
evliliğe onayı yokmuş. Sonra, bu aşıkların bir de çocukları olmuş. Belki Kral
yumuşar diye çocuğu Krala göstermek üzere yola düşmüşler. Fakat acımazsız
Kral, hem aşıkların hem de çocuklarının öldürülmesini emretmiş. Bunu duyan
aşıklar, Allah'a çıkış kapısı göstermesi için yalvarmışlar. Efsaneye göre
Allah, bu 3 kişiyi de gördüğünüz peri bacasına çevirmiş.
Giriş ücretsiz. Zaten girilecek bir yer yok. Tepeden
fotoğraf çekmekten başka bir özelliği yok. Ama buraya bir rampa bile yapmayı
akıl edemeyenler yüzünden bizim bu şansımızda yok. Gittiğimiz tarihe pek
kalabalık olmadığından aracımızla yaklaşıp uzaktan bu üç güzelleri
izlemekle yetindik. Kalabalık bir güne denk gelirseniz, burayı ancak geçerken gördüğünüzle kalırsınız.Benim şansıma araç park yeri vardı ama inip görme şansım yoktu.
UÇHİSAR
Kapadokya’yı şöyle bir tepeden görelim diyenlerin ilk tercihi
olan Uçhisar kalesi, bölgenin tam tepesinde bulunuyor. Ayaklarınızın altında
Kapadokya coğrafyası ve karşınızda Erciyes dağı sizi karşılıyor. Tabi bu ifade
kaleye çıkabilenler için. Tekerlekli sandalye ile çıkmak mümkün değil. Benim
gibi yakınına kadar gidip fotoğraf çektirebilirsiniz. Gene park sorunu yaşayabilirsiniz.
Zaten önerin sezon ortasında gitmeyin, sakin bir zamanda gidin.
Ben kaleye çıkamasamda, kaleye çıkan eşimin kalenin tepesinden
çektiği fotoğrafları sizlerle paylaşabilirim.
ÇAVUŞİN
Kapadokya’da, peribacalarının en
yoğun olduğu bölge Göreme ile Çavuşin arasında bulunuyor. O yüzden, Kapadokya
bölgesinin en güzel bölgelerinden birisi de Çavuşin. Bu arada, bu saydığım
bölgelerin hepsi zaten yan yana. Araca atlayıp 5 dakika ilerledikten sonra,
hemen yeni bir bölgeye ulaşabiliyorsunuz. Burada ilgimizi çeken iki yer oldu, Paşa
bağı ve Zelve.
Paşabağı
İnce uzun peri bacalarının tepelerine küçücük
şapkaların konmuş mantar gibi hallerinin en güzelleri Paşa bağında bulunuyor.
Burada gezi yerlerinin bir bölümünü, güçlü bir refakatçiniz yardımı ile
gezebilirsiniz. Belki de bölgedeki geziye uygun tek yer burada. Bazı yerlere
ise dik yokuşlar nedeniyle girmek imkansız. Yani düzenleme yapılması çok zor. Araç
park yerinden bile bu güzelliklerin önemli bölümünü görebiliyorsunuz.
Gezi yolunda ise göreceklerinizin yerler aşağıdadır.
Zelve
Zelve ise, olağanüstü kiliselere ev sahipliği yapan
ve kayalardaki oymaları ile tanınıyor. Burayı gezmek için para ödeyerek
içeriye giriliyor. Kapıdaki yetkililer “tekerli sandalye için uygun değil”
dedikleri için içeriye girmedik. İçersindeki manzaranın güzelliğini maalesef
göremedik. Düzenleme yapmaya uygun mu bilemiyorum. Keşke yapılabilseydi diyerek
oradan ayrılıyoruz.
GÖREME
Göreme, Kapadokya’da gezilecek yerler açısından
tam bir kasaba tadında ve bolca seçenek sunan bir yer. Kapadokya bölgesinin tam
kalbi sayılabilir. Özellikle daracık sokakları ve mistik havası ile ilgi
çekiyor.Tabi tekerlekli sandalye ile ve kalabalık bir saatte bunun mümkün olamayacağını
söylememe gerek yok sanırım.
Kaldırımlar dar ve satıcıların işgali altında. Gündüz sıcak
altında belki gezebilirsiniz ama geçe yani en hareketli zamanda bu mümkün
görülmüyor. Park yeri burada da sorun. Engelli otolar için bir park yerine rastlamadım.
Zaten olsa da boş kalması mümkün olamaz. Engelliye uygun tuvalet göremedim.
İlginç restoranlara ulaşmak mümkün değil. Zira yüksek kesimlerde ve dar ve zor
sokakları tırmanmanız gerek. Birde içlerinde merdivenler bulunmakta. Biz
maalesef bu nedenle manzaraya hakim bir yerde yemek yeme şansını bulamadık.
Göreme’de dolaştıktan sonra, araba ile yola devam
ediyoruz. Hemen yanı başındaki Göreme açık hava müzesi bir sonraki durağımız
oluyor. Göreme Açık Hava Müzesi, bölgede bulunan 360’dan fazla kilisenin en
yoğun olduğu, hatta en iyi korunmuş kiliselerin bulunduğu bir bölge. Burası,
açık hava müzesi. Yani özel korunmuş bir bölge. Açık alan. 6 tane de kilise
var. Ayrıca 2 tane manastır bulunuyor. Burası neden mi önemli ?
Çünkü dönemin yalnızca din adamlarının eğitildiği ve
yaşamlarını ikame ettirdikleri bir yer. Kiliseler, şapeller ve hayatlarını
devam ettirmeleri için ihtiyaçları olan her şeyi kurdukları yerleşim alanı.
Ama özellikle dini değerler açısında çok kıymetli. Açık hava
müzesinde bulunan 6 kilise ise : Yılanlı kilise, Azize Barbara Kilisesi,
Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise. Ancak burada da gezi arzumuz
hemen kapısında sonlanıyor. Görevliler buranın da engellilere uygun olmadığını
söylüyor. Zaten durum çıplak gözle de görülebiliyor. Kapadokya’nın mutlaka
görülmesi gerektiği söylenen uzaktan görebildiğimizle yetiniyoruz.
AVANOS
Avanos, çömlekçileri ile nam salmış bir yer. Hititler zamanından gelen
bu gelenek, halan günümüzde de sürdürülüyor. Aynı zamanda Kızılırmak’ın da
hemen Avanos’un kalbinden geçip geçmekte.
Bu nehir sayesinde
killi topraktan faydalanmak adına, yüz yıllardır süregelen çömlek kültürünü
hala devam ettiren bir çok sanatçı bölgede efsane eserler üretiyor.
Dünyanın en enteresan 10
müzesinden birisi seçilmiş olan saç müzesini
görmek istiyoruz. Ama göremiyoruz. Zira uygun değil. İçeride çömlek yapımını
izleniyormuş, Bu arada buraya saç müzesi
denmesinin nedeni yine biraz eskilere dayanıyor. Ama öyle çok uzak değil.
Çömlek ustası, zamanında Fransız bayan arkadaşının
ne yazık ki ülkesine dönmeye karar vermesi ile, bir tutam saçını rica edip, onu
duvarına asmış. Daha sonra ise atölyeye gelen kadın ziyaretçilerin de
saçlarından bir tutam bırakıp, altına saçlarının hikayelerini yazmaları ile
birlikte, saç müzesi ortaya çıkmış. Yani anı olarak bırakılan saçlar, bir süre
sonra müze olmuş. Yılda 2 kez bu saçlardan (Haziran ve Aralık aylarında)
çekiliş düzenliyormuş.Çekiliş günü kapıdan giren ilk kişi, rastgele 10 saç
seçiyormuş ve o 10 kişi aranıp, Kapadokya’ya davet edilip, tüm masrafları
karşılanıyormuş
Saç müzesinden çıktıktan sonra, yolumuzu Kızılırmak'a çeviriyoruz. Burada insanların karşı tarafa geçmesi için yapılan asma köprü bulunmakta. Her asma köprü gibi (belki biraz fazla) sallandığından bölge insanları köprüye sallanan köprü adını takmışlar. Buraya gelenlerde bu köprüye mutlaka gidiyorlarmış. Hatta Paris'in bir köprüsünde olduğu gibi asma kilit takanlara da rastlanıyor. Tekerlekli sandalye ile bu sallanan köprüden
geçmeyi pek sağlıklı bulmadığımızdan seyretmekle yetiniyoruz
Güray Müzesi
Bir sonraki durağımız ise, benim çok ama
çok beğendiğim, takdir ettiğim ve hayran kaldığım Güray Müze oluyor. Hitit kavminden süre gelen çömlek sanatının en önemli adresi olan Güray Müze’sinin
önündeki meyli görünce biraz tereddüt ediyoruz. Bu halimizi izleyen bir
yetkili yanımıza gelip bizi müzeye davet etti, “mutlaka görmelisiniz” dedi.
Bende engelli olduğumu bu nedenle çekindiğimi söyledim. Bunun sorun olmadığını
söyledi. Bizde bunun üzerine gezmeye karar verdik. İyiki de bu kararı almışız.
Gerçekten hayran kalınacak bir yer yaratılmış yerin altında. Müzeyi
tanıtmayı kendi broşüründen yapalım.
Müze her yönü ile
tekerlekli sandalyeye uygun tasarlanmış. (diğer müzelere örnek olsun, istenirse her şey mümkün) Girişteki rampalarda görevliler
yardımcı oluyor. Ücreti 7 tl.olup, refakatçiden ücret almıyorlar. İçeride
tekerlekli sandalyelerde bulunmakta. Engelliye uygun tuvaleti de mevcut. Bu
konudaki hassasiyetleri için müze kurucularına teşekkürü burada da tekrarlamak
istiyorum. Mutlaka ve mutlaka gidin ve ilginç müzeyi ziyaret edin ve çıkarken satış
mağazasından mutlaka bir şeyler alın. Buraya katkınız olsun. O kadar değişik ve
güzel ürünler var ki zaten almadan çıkmanız mümkün değil.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki Kapadokya bölgesi hali
hazırda engelli turizmine uygun değil. Ben
gezim boyunca maalesef çok yeri göremediğimi düşünüyorum. Türkiye'nin bu en
önemli turizm bölgesinde bu konuda yeterli düzeyde alt yapı çalışması olmaması üzücü. Otellerin bazılarında istenen düzeyde olmasa da düzenlemeler bulunmaktadır. İşletmelerde
ise gerekli düzenlemeler bulunmamaktadır.
Gezi yerlerinde ve gezi araçlarında
bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmamış durumda. Gezi yerlerinde tuvalet
bulunmamaktadır. Anlaşılan buradaki yerel yönetimler yetkilerini kullanmamakta,
gerekli düzenlemeler konusunda işletmeleri zorlamamaktadırlar.
Genel
tuvaletlerde engelliler için özel yerler yapılmamıştır. İlgili devlet kurumları
da bu konularda maalesef yeterli denetimleri yapmadıkları gözlenmektedir. Bu
nedenle bölgeye giderseniz, benim gibi sadece araç içinde gördüklerinizle
yetinmek durumunda kalacaksınız. Bu yeterli değil ama gene de gidilip görülmeye
değer bir bölge. Gidelim ve yetkilileri bu konuda önlem almaları yönünde
zorlayalım. Belki bu sayede bir şeyler yaparlar diye düşünüyorum.
Efes gezi notlarında da belirttiğim gibi gerek Efes ve
gerekse Kapadokya bölgesinin bir an önce engelli turizmine açılması, bu yöndeki
çalışmalara bir an önce başlanılmasını hem tüm engelliler adına ve hem de ülke
turizmi adına sayın devlet büyüklerimizden acilen talep ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder