ENGELLİLER İÇİN CHİCAGO
(Öncelikle bknz:
http://engelsizseyyah.com/2017/08/engelliler-icin-amerika-genel-notlar/)
Şikago, Orta Batı Amerika’da Michigan Gölü kenarında
kurulmuş, Illinois eyaletine bağlı bir kent. İllinois eyaletinin en büyük şehri
ve Amerika’nın en büyük 3. şehri olan Şikago; gökdelenleriyle, filmleri ve
müzikalleriyle özdeşleşmiş , gerçek caz ve blues müziklerinin doğduğu yerdir.
Şehirleşmenin çok ileri olmasına karşın, yeşil alanlar azımsanmayacak kadar çoktur.
Binalar ve doğa ahenk içinde. Sanat ve bilim müzeleri, kilometrelerce uzanan
kum plajları, devasa doğa parkları ve modern mimarisiyle Şikago; kesinlikle
görülmeye değer, çok yönlü bir şehirdir
Şikago yemek yemeyi sevenlerin cenneti, fast food kültürünün kalbidir.(Bu yüzdende
şehrin yarısı obez) İlk McDonalds şubesi burada açılmış. Kentte yerel ve
uluslararası mutfaktan her bütçeye uygun, kaliteli ve lezzetli yemeklerin
sunulduğu çok sayıda restoran yer alıyor Kentteki dünya mutfağı, sayısız restoranın
sunmuş olduğu kaliteli ve nefis lezzetlerden tatma imkanı sunmakta.
Şehrin Kuşbakışı görünümü New York kadar etkileyici değil. Bu nedenle tekne turları daha etkileyici bir
alternatif olabilir. Şehirde bir çok mimari tekne turları yapıldığını ve bunlardan
birisinin tekerleki sandalyeye tam uygun olduğunu öğrendim. Şirket adı Wendella.
Wendella teknelerinde teknenin üstüne asansör ile erişilebiliniyormuş. Trump
Kulesi dibinde erişilebilir bilet standı ve iskelesi bulunmaktadır.Ben vakit
bulamadığımdan bu geziyi yapamadım. Siz giderseniz mutlaka bu geziyi yapın.
Kısmet olur bir daha gidersem kesinlikle bu tura katılmayı düşünüyorum. Kısmet.
Chicago'da tekerlekli sandalye ile erişilebilecek bir çok
yer bulunmakta. Bunlara müzeler, gezi alanları, spor etkinlikleri, kamu
parkları, eğlence ve tiyatro gösterileri ve tabii ki özel pizzaları dahildir!.
Chicago müzelerinin ve sanat galerilerinin çoğuna ilgi çekici yerler var. Ancak
daha önce belirttiğim gibi burada da herhangidir engelli indirimi ve önceliği
bulunmamaktadır. Ancak Chicago CityPASS ile giriş ücretinden% 50 veya daha
fazla tasarruf sağlayacağından, bir çok yeri gezmeyi planlıyorsanız bu karttan
satın almayı düşünmeni kesinlikle önerebilirim.
Chcago buraya
özel tarzlı pizzası ile ünlüdür. Bu Chicago'da
yaratılan ve hâlâ hizmet verilen , Pizza Hut'ta veya Little Caesar'da
bulacağınız özel pizza değil. Gerçek
Chicago derin çanak pizza aslında "derin" veya kalın ve topsings ile
dolu.
Chicago kaldırımlarının çoğunluğu, pürüzsüz. Ancak sert
kışlardan dolayı bazı kaldırımlarda çatlaklar olabiliyor. Bazı kavşaklar yüksek
olabiliyor. Tekerlekli sandalye kullananların, yükseltilmiş sokağa erişebilmek
için bir ila iki blok daha yol alması gerekebiliyor ancak hemen belirteyim
ki bu kavşakların az bir kısmını
oluşturmakta ve kentin genel erişilebilirliğini etkilememektedir. Tekerlekli
sandalye kullanıcıları, özellikle Michigan Gölü kıyısına giden / oradan gelen
bazı bölgelerde engebeli veya dik bölgelerle karşılaşacaklardır. Şehrin şehir
merkezindeki alanlar büyük ölçüde düz ve gezinmesi kolay.
Kaldırımlar ve sokaklar kar yağması durumunda (ki buranın
kışının ne denli yaman olduğunu burada master yapan oğlumdan duymuştum)düzenli
olarak temizlenmekte ve buzlar parçalanmaktaymış Ancak kış hava koşullarında,
tekerlekli sandalye kullananlar kar yağışının biriktiği alanlarda gezinmekte
zorluk çekebilirler. Bu nedenle bence buraya kış aylarında gelmeyin derim.
Biz burada genellikle Yaya gezdik. Yorulduğumuz zaman kısa
molalar verdik. Sadece otelden merkeze
gelmek için otele yakın olan otobüsü kullandık. Zaten gittiğimiz yerlerde otel
merkezden uzaksa yakınlık durumun göre ya otobüsü ya da metroyu kullanıyoruz.
New York’ta metro yakında onu kullandık burada da otobüs yakındı onu kullandık.
Gezeceğimiz noktaya yakın durakta inerek ya yayan olarak yada bir diğer otobüse
(veya metroya) binerek hedefimize ulaştık. Genelde gezimizi yayan yaptığımızı
söyleyebilirim. Zira birçok gezi alanı birbirine çok yakın. İnip binmeye
değmiyor.
Tüm mekan kapılarında özel butonlar bulunmaktadır. Buraya
basarak otomatik açılan kapıdan kimsenin yardımı olmadan içeri
girebiliyorsunuz. Ama çoğu zaman bunu kullanmanıza gerek almıyor. Sizden önce
giren varsa ve sizi fark ederse mutlaka ama mutlaka siz girene kadar kapıyı
tutuyor.
Ulaşım
Diğer ABD şehirlerinde olduğu gibi Chicago’da da tekerlekli
sandalye kullanıcıları için erişilebilir iyi bir toplu taşıma sistemi var. Bu
hem otobüs hem de tren hizmeti içermekte. Alınan biletlerle her ikisinden de
istifade edilebiliyorsunuz.
Tekerlekli sandalye kullanıcıları, toplu taşıma
seçeneklerinden birini veya daha fazlasını kullanarak şehrin her yerine
erişebilir. Trenlere istasyon platformlarından kolayca erişilebilir ve hem
akülü hem de manuel tekerlekli sandalye kullananlar trenleri rahatça
kullanabilir. Ancak maalesef bazı istasyonda
asansör bulunmamakta.
Otobüsler, engelliler ve tekerlekli sandalye kullananlar
için tamamen erişilebilir olmasını sağlayan çok sayıda erişilebilirlik özelliği
ile donatılmış. Tüm otobüsler açılabilir veya alçaltılmış zemin rampaları veya
asansörler ile donatılmış. Her otobüsün üzerinde iki tekerlekli sandalye
sabitleme alanı bulunuyor. Her durakta ses ve kavşak duyuruları yapılmakta.
Durakta sizi fark eden sürücü hemen gerekli şekilde
kaldırıma yaklaşmakta ve ön kapıda bulunan rampayı otomatik olarak açmaktadır. Tekerlekli
sandalye için ayrılan yerlerde portatif olarak açılıp kapanan ve 4-5 kişinin
oturduğu koltuklar bulunmaktadır. Burada oturan varsa hemen kalkmakta ve koltukları
katlayarak size yer açmaktadırlar. Eğer onlar fark etmesse diğer yolcular hemen
ikaz ediyorlar, onlarda fark etmesse sürücü gerekli ikazı yapıyor. Sandalyenizi
otomatik olarak sabitleyen mekanizmaya kolaylıkla kitleniyorsunuz. İnerken de özel bir düğmeye basarak
sandalyeyi bu kilit mekanizmasından kolaylıkla kurtarıyorsunuz. Yani tekerlekli
sandalyeli bir engelli tek başına hiçbir sorun yaşamadan yolculuk yapabiliyor.
En ufak sorunda insanlar yardımcı oluyor. Sürücü sizden tamam işaretini almadan
kesinlikle hareket etmiyor. Medeniyet ve engelliye saygı bu olsa gerek.
Ücretler her yöne 2,25 dolardır ama yeniden yüklenebilir
Ventra kartı ile ödeme yaparsanız, yolculuk başına 2, 00 dolar ödeniyor. Biz 3
günlük kart alarak bu süre boyunca bunu rahatlıkla kullandık.
Tekerlekli sandalyeye uyumlu taksi araçları Şikago içinde mevcut ve normal bir taksi ile aynı
metre oranlarında ücret almakta. Bu taksilerde yan veya arka girişlerde
tekerlekli sandalye rampaları mevcut. Tekerlekli sandalye taksileri, şehir
genelinde ve her iki havaalanı havaalanında da talep üzerine, ortalama 15
dakikadan daha kısa bekleme süreleri ile çağrıla biliniyor. Sürücüler tekerlekli sandalye kullananlara bu özel
taksi içinde ve dışında yardımcı oluyorlar. Kredi kartı ile ödeme yapmak
mümkün.
Şimdi gezmeye başlayalım. Gezi sırasıyla yazmaya gayret
edeceğim. İlk önce otobüsle ulaştığımız Adler planetaryumundayız.
Adler Planetaryumu
Öncelikle mekânın etrafını gezmeye başlıyoruz. Yemyeşil
alan. Çimenlerde dinlenen insanlar, gölde yüzen güneşlenen insanlar ve park
yerinde klasik sarı renkli onlarca okul otobüsleri bizi karşılıyor. Hafif
meyilli mekanlarda gezerek binaya yaklaşıyoruz.
Hayırsever Max Adler tarafından 1930 yılında kurulmuş astronomi
müzesidir. Batı Yarımkürede ilk inşa edilen planetaryumdur ve bu alandan
multimedya gökyüzü gösterileri sunulmakta. Astronomiye ve astrofizik
araştırmalara adanmış bir kamu müzesi olma özelliği taşıyor. Chicago gezilecek
yerler listenizde bulundurmak isteyeceğiniz Adler Planetaryumunda 1971 tarihinde aydan getirilen ufak kaya
parçası gibi ilginizi cezbedebilecek materyaller de bulunuyor.
Tekerlekli sandalyeliler sadece Güney Girişinden girebiliyorlar.
Burada bulunan her bölüme ve her gösteri yerine rahatlıkla girmeniz mümkün. Tekerlekli
sandalyeler için iki açık alanlar var ve bunlar mekanın en iyi kısımda
bulunmaktadır. Tekerlekli sandalye kullanan ziyaretçiler asansörde onlara yardımcı olan (Adler mavi
ceket çalışanlar), Görev Uzmanlarından sorarak
istedikleri yere rahatlıkla erişebilir. Bir kafe ile birlikte tuvaletler orta
kısımda bulunmaktadır.
Tüm dış gezilerimde gözlemlendiğim ve bir Türk vatandaşı
olarak üzüntü duyduğum konuyu burada da belirtmek isterim. Burada yüzlerce
çocuk bilimle iç içe yaşıyor. Tüm bilgisayarlar onların hizmetinde. Her şeyi
yaşayarak görerek öğreniyorlar. Bizim çocuklarla bu çocukların ayni imkanlarda
eğitim gördüğünü söylememiz mümkün değil. Bu nedenle bu ülkelerle farkı
kapatmak bir yana her gün daha gerilerde kalacağımız bilmek hiçte sır değil.
Maalesef.
Mekanın terasında muhteşem Şikago manzarası bulunmakta.
Burada bol bol resim çektirdik.
Bundan sonra hedefimiz buraya yakın olan akvaryum.
Shedd Akvaryumu
Chicago gezilecek yerler açısından ziyaretçilerine farklı
seçenekler sunuyor. Shedd Akvaryumu da bu alternatifler arasında dikkat çekmeyi
başarıyor. Dünyanın en büyük kapalı tuzlu su akvaryumları içinde bulunan Shedd
Akvaryumu, 32.000 üzerinde canlıya ev sahipliği yapıyor. Balina, köpek balığı,
yunus ve pinhana gibi çeşitli balıkları görebileceğiniz akvaryum içinde
hediyelik eşya alabileceğiniz oldukça büyük bir mağaza da bulunuyor. Burası
1930 tarihinde açılmış. Şehrin tanınmış işadamı John Graves Shedd: akvaryum
kurulması için 1924 yılında: 2 milyon dolar para bağışlamıştır. Tuvaleti
mevcut.
Akvaryumun tekerlekli sandalye girişi güneybatı tarafında. Müze
kampüsündeki işaretler sizi o girişe yönlendiriyor. İçinde engelli tuvaleti
bulunmakta. Her bilet, akvaryum tiyatrosunda gösterilen 4 boyutlu filmlerden
birini izlemek için bir geçiş içeriyor. Kesinlikle tavsiye ederim! Tekerlekli sandalyeler
tiyatronun arka kısmında yer alıyor.
Burada görülmesi gereken yerlerin başında yer alan bu
akvaryum her yönü ile tekerlekli sandalyeye uygun. İçinde birçok engelli
tuvaleti var. Ayrıca gene her yerde olduğu gibi burada da bol bol yeme içme yerleri bulunmakta. İlginç deniz
canlılarını görmek için 3-4 saatinizi buraya ayırın.
Field Doğal Tarih Müzesi
Akvaryum çıkışı hedefimiz hemen yakında bulunan Grand park.
Ama yol üzerinde bulunan bu müze binasını atlamak olmaz Naturel History Field
Müzesi olarak isimlendirilir. Müzede 21 milyon yıl öncesine ait örnekler
bulunmakta. Bunlar arasında özellikle geniş bir koleksiyon oluşturan “dinazor”
iskeletleri görülmeye değermiş. Müzede, ayrıca: dünyanın dört bir yanından
gelen elmas ve değerli taşlara ait geniş bir koleksiyon görülür.
Müzenin diğer ilginç bölümü: Mısır uygarlığına ait 23 insan
ve birçok hayvan mumyasının bulunmasıdır.
Bu bilgileri size iletiyorum ama maalesef vakit darlığı
(zira paramıza göre pek ucuz olmayan giriş ücretini ödemişken buraya uzun zaman
ayrılması gerekir. Yoksa yarım saatlik bir gezi için bu parayı ödemek doğrusu
gereksiz geliyor) nedeniyle içeri giremiyor, binanın resmini çekmekle
yetiniyoruz. İnşallah bir dahaki sefere.
Hedef hemen karşıdaki Grant park.
319 dönümlük park alanıdır. 1847 yılında yapımı tamamlanmıştır.1871
büyük yangınından sonra, şehrin bütün enkazı buraya gömülür. 1911 sonrası
inşaat yapılmasına izin verilmeden kamuya açık hale getirilmiştir.
Maggie Daley, Millennium Parkı, Art Institute of Chicago,
Buckingham Çeşmesi, botanik bahçesi ve Hutchinson Field gibi mekanları da
içerisine alan Grant Park, yüksek binalarla çevrili şehre doğal bir enerji
katıyor. Adı gibi gerçekten büyük bir alanı kapsıyor.
Dünyanın en büyük çeşmelerinden biri olan Buckingham
Çeşmesi, parkın merkezinde yer alıyor. Fıskiyelerin yarattığı su gösterilerini
ilgi ile izliyoruz Burada en çok vaktimizi. Bu ilginç havuzda geçiriyoruz ve
bol bol resim çekiyoruz.
Parkın yolakları tekerlekli sandalye kullananlar tarafından
tamamen erişilebilir durumdadır ve rampalar her merdivenin yakınında
bulunmaktadır. Grant Park ayrıca Millennium Park alt parkına ev sahipliği
yapmaktadır.
Bu arada müze tarafından girişte bulunan kulübede mola verip
değişik ve güzel bir tadı olan hot doğ yemeği sizde ihmal etmeyin. Pişman olmasınız.
Millennium Park
Batısında Michigan Bulvarı, doğusunda Columbus Yolu,
kuzeyinde Randolph Caddesi ve güneyinde Monroe Caddesi ile çevrelenen
Millennium Park, şehrin sembolik buluşma noktaları arasında yer alıyor. Michigan gölü kıyı şeridine yakın alanda
kurulu yaklaşık 100.000 m2 alana sahip ünlü bir park. Üzeri parlak metaller ile
çevrili olan Jay Pritzker Pavilion, fütüristik yapısıyla ziyaretçilerini
büyülemeyi başarıyor. Aynı zamanda açık konser alanı olarak kullanılan
Millennium Park avlusunda çeşitli etkinlikler de düzenleniyor.
Millennium Park, sezona bağlı olarak çeşitli sanat
teçhizatlarının yanı sıra buz pateni ve patinaj pisti sunmaktadır. Park, her
merdivene yakın rampa ve iyi korunmuş yürüyüş yollarıyla tamamen erişilebilir
durumda olup rahatça gezilebilir.
The Crown Fountain : Parkın hemen girişinde
meydanda 15 m. yüksekliğindeki duvarları, LED ekrandan yapılmış cam blok yapılı
anıttır ; İspanyol Jaume Plensa tarafından tasarlanmıştır. Cam blokların
yüzeyinde 1000 başarılı Şikago’lunun portreleri video olarak görüntülenmektedir.
Zaman dilimleriyle bu portrelerin ağızlarından fıskiye ile su akar. Özellikle
bu anı çocuklar kaçırmaz ve su altında eğlenirler. Su, akan hayatı sembolize
ediyormuş..
Jay Pritzker Pavilion : Frank Gehry tarafından
tasarlanan ve paslanmaz çelikten oluşan, park içinde bulunan bir konser
alanıdır.4000′ i koltuk, 7000 kişide çimende oturarak büyük bir konsere ev
sahipliği yapabilir. Ses akustiği gayet iyidir. Yerden yaklaşık 35 m.
yükseklikteki çelik boru – kafes şeritler, konser alanının açıkta kalan (çim)
kısmına arena havasını katar. Burası Grant Park Music Festival‘i ve Gospel
Fest gibi ilk bahar ve sonbahar festivallerinde ücretsiz konserlere ev
sahipliği yapar. Bizde gezimiz sırasında festivale denk geldik ve bu alanda
konser izledik.
Cloud Gate (Bean)
Millennium Park’ta bulunan bu devasa çelik fasulye (Bean)
heykeli, hiç tartışmasız şehrin en dikkat çeken eserlerinin başında geliyor.
Çevredeki gökdelenlerin siluetini yansıtan harika heykel, sıra dışı dizaynıyla
göz dolduruyor. Chicago’yu ziyarete gelen hemen hemen herkes, Cloud Gate önünde
fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmiyor. Tabi bizde eksik kalmadık ve bol bol
resim çektik. Çok ilginç bir obje.
Navy Pier
Burası Şikago gezimiz boyunca en fazla uğradığımız yer. Akşam yemeklerini burada bulunan restoranlarda yemeği tercih ettik. Bilhassa akşamları cıvıl cıvıl bir yer.
Navy Pear: Michigan gölü kıyısında, yaklaşık 1 km. uzunluk ,
90 m. genişlikte sahil şeridine ( iskele ) sahip dinlenme eğlence ve park alanı.
İskele ilk olarak: 1916 yılında yapılmış. İskele, zamanında dünyanın en büyük
iskelesiymiş. Dünya Savaşı gazilerinin onuruna “Navy Pier” olarak
isimlendirilmiş.
1992 yılında başlayan yenileme çalışmaları, 1994 yılında
tamamlanmış. Sonuçta, Chicago şehir alanında, çok başarılı bir eğlence merkezi
ortaya çıkmış. Bölgeye: fast food büfeleri, dükkanlar, bir balo salonu, bir
konser sahnesi ve kongre-sergi salonu dahil edilmiştir. Ayrıca: bir dönme
dolap, bir IMAX sinema salonu, Shakespeare oyunları sergilenen bir tiyatro,
Funhouse (çeşitli aynalardan oluşan) bir Chicago çocuk müzesi, Vitray Windows
Smith Müzesi eklenmiş.
Chicago gezilecek yerler listenizde mutlaka bulundurmak
isteyeceğiniz Navy Piyer’de, Cruise gemileri ile çeşitli gezilere katılabilir
veya lunaparkta gönlünüzce eğlenebilirsiniz.Buraya mutlaka geçede gelmelisiniz.
Renk cümbüşü, insan kalabalıklığı ve ışıl ışıl Şikago manzarası ile ilginizi mutlaka çekecektir.
Polks Bros Park'ta bulunan çeşmeler yaz aylarında
sıcaklardan bunalan çocukların serinleme yeridir. Eğer siz de sıcaklardan
bunalırsanız çocuklar gibi bu çeşmelerin altında serinleyebilirsiniz. Bizde
burada suların altında güzel zamanlar geçirdik.
Akşamüstü burada yapacağınız bir yürüyüş, güzel bir
restoranda göl manzarası ve gün batımı eşliğinde yiyeceğiniz bir yemek ve
sonrasında katılacağınız güzel bir etkinlik size güzel bir tecrübe
yaşatacaktır.
Burası aynı zamanda liman olduğu için, bölgede tekneler
aracılığıyla güzel bir nehir turuna çıkabilirsiniz. Bazı teknelerde romantik
akşam yemeği yemek de mümkündür.
Tekne turu ücretleri:
Yetişkinler: 26 Dolar / 12 yaş altı çocuklar: 7 Dolar / 12 – 17 yaş
arası çocuklar: 14 Dolar
Lincoln Park
Bu günkü gezimizin başlangıç noktası burası. Otelimizden
sonra iki otobüs yolculuğu ile buraya ulaştık.
Lincoln Park Zoo – hayvanat bahçesi (ücretsiz), Lincoln Park
konservatuarını, Theatre on the Lake – göl tiyatrosunu, Chicago History Museum,
the Peggy Notebaert Nature Museum, North Avenue Beach ve Oak Street Beach plaj
alanlarını, Lincoln park kültür merkezini, Alfred Caldwell Lily Havuzunu,
Abraham Lincoln ve diğer heykelleri de içine alan çok geniş bir sahada yer
almaktadır. İyi bir dinlenme alanı olduğu kadar, restoran, bar ve hayvanat
bahçesi ile eğlence mekan.
Şehrin stresini atabilmek için de farklı alternatifler
sunuluyor. Bisiklet parkurları, yürüyüş yolları, oyun ve dinlenme alanları
sayesinde günün yorgunluğunu atmanız kolaylaşıyor. Her yönü ile tekerlekli
sandalyeye uygun. Daha doğal olan bu
parkta gezinmekte rahat ve dinlendirici. Mutlaka gidin.
Lincoln Park Zoo
Zoo Park : The Association of Zoos and Aquariums (AZA) ”
hayvanlar ve akvaryumlar birliği ” ne ait 35 dönümlük parktır. Kuruluşu 1868
lere uzanır. İçinde 200 tür ve 1000’in üstünde hayvana ev sahipliği yapar
Lincoln Park içindeki tarihi hayvanat bahçesi, Chicago gezilecek yerler
planınıza dahil etmek isteyeceğiniz lokasyonlar arasında bulunuyor. Haftanın
her günü 10:00-17:00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilen
Lincoln Park Zoo’da goril, zürafa, zebra, aslan, maymun ve gergedan gibi farklı
hayvan türlerini görebilmek mümkün oluyor.
Michigan Avenue-Magnificent Mile
Amerika’nın en göz alıcı bulvarlarından biri olan Michigan
Avenue, John Hancock Center, Wrigley Binası ve Tribune Kulesi gibi yapılara da
ev sahipliği yapıyor.
Madison Caddesini kuzey ve güney olarak bölen Michigan
Meydanı’nın kuzey bölümünde bulunan ünlü Magnificent Mile üzerinde,
gezebileceğiniz ya da alışveriş yapabileceğiniz çok sayıda galeri, butik ve
lüks mağaza yer alıyor. Düz bir cadde olan caddeyi çeşitli zamanlarda bol bol
gezdik.
Art Institute of Chicago
Müze; Grant Park içinde, S Michigan Avenue ve Adams Center
bölgesinde yer alır.Müzenin girişinde: ziyaretçileri iki büyük aslan
karşılıyor.
Dünya standartlarındaki müzelerden biri olan The Art Institute
of Chicago‘da (Şikago Sanat Enstitüsü), geçmişi asırlara dayanan resim, heykel,
dekoratif işleme, dokuma ve mimari çizim gibi sayısız eser yer alıyor. Şehrin
en ünlü bu müzesinde, dünyanın dört bir yanından gelen sanat eserlerinin
bulunduğu geniş bir koleksiyon sergilenmekte. Burada gezdiğimiz tek müze burası
oldu. Mutlaka 2-3 saatinizi buraya ayırın derim. Giriş ücretli.
Tekerlekli sandalyeye uygun ve engelli tuvaletleri mevcut.
Aslında Amerika için bunları belirtmemiz gereksiz ama alışkanlık işte.
John Hancock Merkezi & 360
Chicago
Fazlur Khan tarafından tasarlanan John Hancock Merkezi, 457
metre yüksekliği ile şehrin en çok ilgi çeken gökdelenleri arasında yer alıyor.
İçerisinde dükkan, ofis, lokanta ve daire gibi sosyal alanlar bulunan binanın
koyu renk çapraz çelik görünümlü tasarımı göz dolduruyor. Ziyaretçiler için
hazırlanan 94. kattaki gözlemevi (360 Chicago), Chicago manzarasını 360
dereceyle izleyebilmenize de olanak tanıyor
360 CHICAGO'nun
manzaraları, binanın büyük göle daha yakın olması nedeniyle Willis Kulesi'nden
daha etkileyici olduğu söylense de biz tercihimiz Willis’ten yana
kullandığımızdan buraya çıkmadık.
360 CHICAGO tekerlekli sandalyeye erişilebilir. CityPASS
olmadan giriş ücreti yetişkinler için 20 $ 'dır.
Buraya çıkmadık ama hemen yakınında bulunan The Cheesecake factory’de nefis bir c cheesecake yemeden geçemedik. 250 çeşit menü içinde
yaklaşık 50 çeşit cheesecake ve tatlı çeşidi bulunmakta. Menüdeki kalorilerine
fazla takılmayın, bir daha nerde yiyeceksiniz. Hem bol bol dolaşıyorsunuz bu
kalörileri rahatça yakarsınız. Tavsiye ederim.
Willis Kulesi & Skydeck Chicago
Şikagoda görmeyi önceden planladığımız bina burası. Şehirdeki
görülmesi gereken yerlerin en üst sırasında bulunan Willis Kulesi, eski adıyla Sears
Tower dünyanın en yüksek gökdelenlerinden biridir. 440 metre yüksekliğindeki
110 katlı bu gökdelen içerisinde çeşitli ofisler yer almakta, fakat turizm
açısından önemli kısmı olan Sky Deck katı gökdelenin yani gökdelenin teras
bölümü 360 derecelik Şikago manzarasına sahiptir.
Şikago’yu ayaklarınızın altında hissetmek ve bulutsuz
günlerde çevredeki dört eyaleti de görmek mümkünmüş. Bu terasta kuş bakışı
seyir keyfi yaşamak istiyorsanız biletinizi önceden ayırmalısınız. Aksi
takdirde sırayı görüp vazgeçebilirsiniz. Özellikle yaz aylarında hafta sonları
öğle saatlerinde çok uzun bir kuyruk oluşmaktaymış. Biz Haziran ayı başında
oradaydık. Gene de kuyruk vardı. Herhangi bir öncelik olmadan sıraya girdik. 70 saniyede zeminden Skydeck'e çıkan asansör
ile tepeye çıktık.
Yukarıdaki seyir katının her bir yönünden şehri rahatça
izledik. Bol bol resim çektik.
103.kat ve 412 yükseklikteki Skydeck, camlı
gözlem alanından, kentin batıda kalan kısmını yarım daire alanı olarak
ayaklarınız altında izleyebiliyorsunuz. Sizi gökyüzü ile buluşturan ve tamamı
dayanıklı camlardan imal edilen Skydeck gözlem bölümü, şehri kelimenin tam
anlamıyla ayaklarınızın altına seriyor. Skydeck tekerlekli sandalyeye açıktır.
2009'da eklenen "The Ledge", Skydeck'in en çok konuşulan özelliği.
Binanın yanından dört metre uzanan üç cam kutu, ziyaretçilere Wacker Drive
üzerinden camın üzerinde dururken (veya otururken) inanılmaz fotoğraflar
çekmenize izin veriyor. Aşağıdaki caddenin 1,353 fit yüksekliğinde cam bir
kutuya ağır bir tekerlekli sandalye götürmek konusunda endişe ediyorsanız,
güvende! Cam zemin yaklaşık 5 ton ağırlığa sahip olabilir ve kimse henüz
düşmemiş. Tabi bu kadar meşhur olunca buraya girmek ve resim çektirmek için
epey bir zaman beklemeniz gerekiyor. Ama beklemeye değer bir yer. Zaten sadece
resim çektirebiliyorsunuz. Fazla etrafa bakma zamanınız yok.
Cam kabin içerisinde kuş bakışı şehri izleyebileceğiniz bu
gökdelen içerisinde aynı zamanda bir kafeterya ve hediyelik eşya dükkanı var. Biz gene de belirtelim. Burada da engelli
tuvaleti bulunmaktadır.
2009 yılında Londra merkezli sigorta şirketi “Willis Group
Holdings” binanın bir kısmını kiralamış ve binanın adlandırma hakkını elde
etmiştir. Önceleri “Sears Tower” olarak bilinen bina , 16 Temmuz 2009
tarihinde, resmen “Willis Tower” adını almıştır .Bu gün için ABD nin en yüksek
2.binasıdır..Uzun süre (1998′ e kadar) dünyanın en yüksek binası olma rekoruna
da sahip olmuştur. Lüks ofisleri ve daireleri ile şehrin prestij merkezleri
arasında gösteriliyor
Kulenin tepesinde uçakların binayı fark edebilmeleri için
iki tane büyük anten yapılmıştır. Bu antenler özel günlere göre kırmızı veya
yeşil renkte yanmaktadır. Sevgililer Günü, Bağımsızlık Günü, Kansere Karşı Koy
gibi gün ve etkinliklerde kırmızı renkte, Dünya Günü, St. Patrick's Günü gibi
günlerde de yeşil renkte yanmaktaymış.
Yazları ; saat 09.00-22.00 , sonbahar & kış ; 10.00-20.00
arası ziyarete açık. Giriş 19 dolar.
Şikago belirttiğim gibi mutlaka görülmesi, yaşanması gereken
bir şehir. Her yönü ile tekerlekli sandalyeye uygun. ABD seyahati
planlıyorsanız mutlaka bu şehri gezi planınıza koyun. Fırsatım olursa tekrar
girmeyi isterim.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder