ENGELLİLER İÇİN
AYASOFYA
Üç günlük bir Paris turunda gitmediğimiz ne müze kalır ne de
kilise. Oysa elimizin altında diye şehrimizdeki
Topkapı Saray’ına, Ayasofya’ya gitmeyiz. Bu düşüne ile engelli olarak
gitmediğim dünya çapında tanınan bu iki
eseri ziyaret etme kararı verdim.
Önce iki eserin sitelerini incelemeye başladım.Pazartesi
günü birisi, Sali günü diğerinin kapalı olduğunu öğrenince diğer hafta içi bir
günde ziyaret etmeyi planladım.Sizinde bilginiz olsun, gittiğiniz zaman ikisini
de ziyaret etme şansınız olsun. Bir gününüzü ayırın ve erkenden Sultanahmet
meydanında olun. Araçınız varsa hemen yakında bulunan İspark’a park edebilirsiniz. Biraz meydandaki havuzun
yanında durun ve etrafı ve bolca bulunan yerli yabancı insanları izleyin. Doya
doya Sultanahmet camiini seyredin. Büyük usta Mimar Sinan’ı yad edin.
Ayasofya’nın karşısına kondurduğu o muhteşem esere hayran kalacaksınız.
Dolaşırken parke taşlarından oluşan yollarında biraz zorlanmanız mümkün. Ama bu
ortamda bulunmak için bu sıkıntıya değer.
Topkapı sarayını
gezdikten sonra gelişe göre daha rahat olan ayni yoldan meydana ulaşıyoruz.
Hemen karşımızda Ayasofya tüm heybeti ile durmaktadır. Burada da kuyruğa
girmeden sizi ve refakatçinizi ücretsiz olarak içeriye alıyorlar.
En çok ziyaret edilen
müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından
dünyanın en önde gelen anıtlardan biri olup, dünyanın 8. harikası olarak
gösterilmektedir. Bu yapı daha 6.yy'da Doğu Romalı Philon tarafından da, dünyanın
8.incisi harikası olarak nitelendirilmiştir. Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat
öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapıdır. Bu
yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan
Tralles'li (Aydın) Anthemios ile Miletos'lu (Balat) İsidoros'a yaptırılmıştır.
Yapım çalışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın
emrinde 100 işçi çalıştığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımına 23 Şubat 532'de
başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak büyük bir törenle, 27
Aralık 537' de ibadete açılmıştır.
916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan
Mehmed tarafından İstanbul'un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak
kullanılmıştır. Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu'nun Kararı ile 1935 yılında
Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır. Ayasofya Müzesi her gün
ziyarete açıktır. Kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere
09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00
olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.
Bu genel bilgiden sonra kiliseye girelim. Tekerlekli
sandalye için bir sorun yaşamadan içeriye girdik. Kilisenin ihtişamı karşısında
heyacan duymamak imkansız. Görülmesi gereken bir yapı.
Belirttiğim gibi kilisenin ana salonunu rahatlıkla
gezip, fotoğraflar çekebilirsiniz. Kilisenin üst bölümüne çıkmak ise bizler
için imkansız. Döner merdivenle çıkılabiliyor.
Burasıda eksik
kalsın deyip bu muhteşem yapıyı terk ediyoruz. Mutlaka burayı ziyaret ediniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder